Yükleniyor...

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı

 

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 28 Mayıs Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla gittiği Azerbaycan'ın Laçın şehrindeki temaslarının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun sorun, sıkıntı görünmüyor. Gelişmeler güzel, olumlu istikamette devam ediyor. Birkaç çatlak sese rağmen, verilen mesajlar gayet makul, müspet ve yapıcı." dedi.

30 yıllık işgalin ardından özgürlüğüne kavuşan Karabağ'ı bir kez daha görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ziyaret vesilesiyle Laçın Havalimanı'nın açılışını Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

Fuzuli ve Zengilan Havalimanlarını da Aliyev ile açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "İşgalden kurtarıldıktan sonra Azerbaycan'ın, Karabağ'ın her köşesinde kalkınma ve imar seferberliğini tüm hızıyla devam ettirdiğini görüyoruz. Bu imar çalışmalarına ülkemizden birçok şirketin katkıda bulunması bizler için ayrı bir övünç kaynağıdır. Nitekim Laçın Havalimanı'nın yapımında da 10'u aşkın firmamız görev aldı." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ziyaret kapsamında ayrıca liderler düzeyindeki ilk toplantısını 2024'te yaptıkları Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan bölgesel istişare mekanizmasının ikinci zirvesini Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif'in katılımıyla gerçekleştirdiklerini söyledi.

Heyetteki bakanların da muhataplarıyla bir araya gelerek ülkelerin ortak gündemlerindeki konuları ele aldığını aktaran Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şunları kaydetti:

"Malumunuz hem Azerbaycan hem de Pakistan'la her düzeyde yoğun temas ve işbirliğimiz bulunuyor. İlham Aliyev kardeşimle geçtiğimiz günlerde Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi ve Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi sırasında bir araya gelmiştik. Pakistan Başbakanı Sayın Şahbaz Şerif'i de geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'da ağırlamıştık. Kendileriyle istişarelerimizde ikili mevzuların yanı sıra bilhassa üç ülkeyi ilgilendiren bölgesel gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Ticaret, yatırımlar, enerji işbirliği, gıda güvenliği ve Hazar geçişli doğu-batı-orta koridoru gibi konuları değerlendirdik. Bu vesileyle şunu da ifade etmek istiyorum, Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı topraklarında yeniden imar ve kalkınma faaliyetlerini güçlü şekilde destekliyoruz.

Yıllardır çekilen acıların bir daha yaşanmaması ve Güney Kafkasya'da istikrar, barış ve refahın tesisine büyük önem veriyoruz. Azerbaycan ile Ermenistan arasında atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Barış anlaşması metni üzerinde uzlaşıya varılmasını da istikrar yolunda mühim bir gelişme olarak görüyoruz. Bu sürecin mümkün olan en yakın zamanda nihayete erdirilmesini arzu ediyoruz. Savaşın muzafferi olan can Azerbaycan'ın bölgede barışın da mimarı olarak öne çıktığını görüyoruz."

"Pakistan ile Hindistan'ın ateşkesini memnuniyetle karşıladık"

Pakistan ile Hindistan arasında yaşanan gerilimde ateşkes kararı alınmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, süreç boyunca sergiledikleri serinkanlılık ve basiretli tutum dolayısıyla Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve Pakistan makamlarını kutladı.

İki taraf arasında doğrudan ve sağlıklı bir diyaloğun tesisi için ateşkesin sunduğu fırsattan azami ölçüde yararlanılması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Güney Asya'da istikrarın sürdürülebilir hale gelmesi noktasında taraflar arzu ettiği takdirde üzerimize düşen ne varsa yapmaktan geri durmayız. Azerbaycan ziyaretimizin hayırlara vesile olmasını diliyor, bölgesel istikrar ve refaha katkıda bulunmasını temenni ediyorum." dedi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverlik için Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycan halkına teşekkür ederek, Azerbaycan'ın 28 Mayıs Bağımsızlık Günü'nü kutladı.

"Bölgede işgal yıllarında insanlar çok acılar çekti"

Bir gazetecinin, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan Üçlü Zirvesi ve Uluslararası Laçın Havalimanı'nın açılmasının, bölgedeki işbirlikleri açısından önemini ve hangi alanlarda bunların ilerleyeceğini sorması üzerine Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Bu bölgede işgal yıllarında insanlar çok acılar çekti. Artık o kötü günler geride kaldı. Laçın bölgesi Karabağ'daki yeniden yapılanma sürecinde ulaşım ve lojistik altyapının güçlendirilmesi için kilit konumda yer alıyor. Laçın Havalimanı, bölgesinin kalkınmasını hızlandırması bakımından çok önemli. Turizm ve ticaret imkanları bu uluslararası havalimanıyla gelişecek. Uluslararası yatırımcılar da artık bölgeye erişim sorunu yaşamayacak. Savaş ve işgalin izleri hızla bu bölgeden silinecek. Karabağ'da normalleşme sürecinin simgelerinden biri olan bu adım, bölgenin istikrarına hizmet etmesi bakımından ayrıca büyük önem taşıyor. Havalimanı, bölgenin ulaşım altyapısını da bir başka seviyeye taşıyacaktır. Bölgeyi dünyaya bağlayacak bu havalimanı, inanıyorum ki Laçın ve çevresini müreffeh bir geleceğe de hazırlayacaktır. Havalimanının sadece bulunduğu bölgenin değil, Azerbaycan'ın tamamının potansiyelini yani içeride bir hareketlenmeyi de getirecektir. Bu altyapı yatırımları barışa giden yolu da açacaktır. Türkiye ve Azerbaycan olarak birçok alanda işbirlikleri geliştiriyoruz özellikle savunma, enerji tarım ve hayvancılık alanlarını stratejik görüyoruz."

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, gıdada tam bağımsızlığın bir milli güvenlik konusu olduğuna işaret ederek, "Gerek salgın gerek su savaşları ve bölgesel krizler, arz güvenliğinin önemini bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Biz de Türkiye'yi bir üretim üssü yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz." diye konuştu.

Azerbaycan ile gıda arz güvenliği konusunda çok daha sıkı işbirlikleri yapmak istediklerini dile getiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Öyle zannediyorum ki bu işbirliği Türk Devletleri Teşkilatı üyesi diğer kardeş ülkelerimiz için de adeta bir işaret fişeği olacaktır. Arz fazlamız olan ürünlerde kardeş ülkeleri önceleyeceğiz. Hep birlikte daha çok üretip, daha çok paylaşarak yarınlara daha sağlam yürüyeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Azerbaycan-Ermenistan barışının ufukta görünmesinden memnunuz"

Kafkasya'da Azerbaycan-Ermenistan barışı hatırlatılarak, sürecin ve Zengezur Koridoru'nun hangi aşamada olduğu, İran'ın bu aşamada buraya bir bariyerinin olup olmadığı ve "Laçın Koridoru"nun açılma ihtimaline ilişkin soruya Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle cevap verdi:

"Biz artık Güney Kafkasya'da çatışmayı değil, huzuru ve barışı görmek istiyoruz. Bölgede sağlanacak kalıcı barış herkese kazandıracaktır. Bizler Azerbaycan-Ermenistan arasında bir barışın ufukta görünmesinden memnunuz. Bu süreci yakından takip ediyoruz. Gereken katkıyı da sunuyoruz. Sağlanacak barış, Azerbaycan-Ermenistan ve ülkemiz için de değerli olacaktır. Biz de Ermenistan ile dikkatli bir normalleşme sürecini yaşıyoruz. Hem barış hem normalleşme sağlandığında, ülkelerimizin bundan kazançlı çıktığını da göreceğiz. Yani bu konuda en ufak bir endişe söz konusu değil.

Zengezur Geçişi, Azerbaycan için yalnızca Nahçıvan ile kara bağlantısı değil, aynı zamanda Türkiye üzerinden Türk dünyasına uzanan yeni bir entegrasyon hattıdır. Bu geçişin kısa sürede açılması, Kafkasya'daki ulaşım ve enerji altyapısını da güçlendirecektir. Komşumuz İran'ın da bölgemizde huzura, barışa, kalkınmaya hizmet edecek bu adımlara destek vermesini bekliyoruz. Bu 'kazan-kazan' ikliminden onların da faydalanmasını, doğrusu isteriz. Atılan her adım, açılan her kapı, koridor, ekonomik kazanç sağlayacağı gibi, zamanla ülkeleri birbirine daha çok yakınlaştıracaktır."

"İstanbul Barışı Süreci inşallah yeniden başlayacak"

Bir gazetecinin, "Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başından bu yana Türkiye, kalıcı ateşkesin sağlanması noktasında yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. En son 16 Mayıs'ta taraflar bir kez daha müzakere masasına oturdu. Yeni süreci nasıl görüyorsunuz? Barış ne kadar uzak?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şunları kaydetti:

"Rusya-Ukrayna Savaşı yalnızca iki ülke arasında değil, küresel aktörlerin de dahil olduğu çok katmanlı bir krize dönüştü. Biliyorsunuz Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Rusya'daydı. Moskova'da yaptığı görüşmeler neticesinde bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir açıklama yaptı. Lavrov, 'Rusya ve Ukrayna arasında ikinci tur görüşmelerin İstanbul'da yapılmasını istediklerini' söyledi. Bu sayede İstanbul Barışı Süreci inşallah yeniden başlayacak. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un bu açıklaması hafife alınmamalı. Bu açıklama bizim barış umudumuzu daha da artırmıştır. Biz, barış için çabalamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. Hem Rusya hem Ukrayna ile de temas halindeyiz. Yakaladığımız ivmeyi bir kalıcı barış fırsatı olarak görüyoruz. Her görüşmemizde bütün muhataplarımıza bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini de hatırlatıyoruz. Kapı aralanmışken, bu kapıyı kapatmayalım diyoruz.

Çözüm yolu daha fazla diyalog, daha fazla diplomasiden geçiyor. Biz, bütün diplomatik gücümüzü ve potansiyelimizi barış için kullanıyoruz. Bölgemizdeki bu büyük yangını söndürmek, hem insani bir görev hem de ülkemizin çıkarınadır. Umarım barış çabalarımız neticesinde arzuladığımız uzlaşmaya da varırız. Yaşanan dört yıllık süreçte tüm dünya şunu görmüş oldu, bu savaş Avrupa'nın güvenlik mimarisini ve özellikle de enerji politikalarını kökten değiştirdi. Avrupa Birliğinin Rusya'ya enerji alanındaki bağımlılığını azaltmak için yeni arayışlara girmesi, Türkiye gibi enerjide transit ülkelerin jeopolitik değerini de artırmıştır."

"Suriye'nin toprak bütünlüğü mutlaka korunmalı"

"PKK terör örgütü silah bırakmaya başladı mı? Bu bağlamda fesih kararından sonra terör örgütünün açıklamalarını ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine bu bağlamda SDG-Şam ilişkilerinde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruya Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Suriye'nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı ve milli birliğinin mutlaka korunması lazım. Varılan mutabakatı olumlu karşıladığımızı daha önce ifade etmiştik. Ama görüyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri hala oyalama taktiklerine devam ediyor. Bundan vazgeçmeleri şart. Alınan kararların uygulamasını çok yakından takip ediyoruz. Aslolan sözlerin mutabakattaki takvime uygun şekilde hayata geçirilmesidir. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile görüşmelerimiz bu yönde oldu. Terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun sorun, sıkıntı görünmüyor. Gelişmeler güzel, olumlu istikamette devam ediyor. Birkaç çatlak sese rağmen, verilen mesajlar gayet makul, müspet ve yapıcı. Tabii her yeni aşamada umutlarımızla birlikte yükümüz de artmakta.

Arkadaşlarımızın Suriye ile görüşmeleri de devam ediyor. Süreci zehirlemek isteyenlere karşı dikkatliyiz. Onlara fırsat vermeyeceğiz. Çünkü amacımız çok net. Bu amaç, Türkiye'ye yıllarca zaman kaybettiren, en değerli hazinemiz olan insanlarımızı yitirmemize neden olan, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ süren bu terör sorunundan kurtulmaktır. Bunda bugüne kadar hiç almadığımız mesafeyi şu an itibarıyla katetmiş bulunuyoruz. İnşallah Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşacağız. Ne yapıyorsak, ülkemiz Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak, milletimizin huzuru ve selameti için yapıyoruz. Milletimizi rahatsız edecek bir pazarlığın içinde asla olmayız. Biz milletimize güveniyoruz, biz kardeşliğin gücüne güveniyoruz."

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasayla ilgili "Vesayetçi izlerden arınmış, demokratik meşruiyeti güçlendirecek, hak ve özgürlükleri güvence altına alacak bir metin olsun istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Bir basın mensubunun, "Yeni anayasa çalışmaları için hukukçulardan oluşan bir ekip kurdunuz. Bu ekip nasıl çalışacak, bir takvim var mı? Türkiye yeni anayasaya ne zaman kavuşur? Sizin olmazsa olmazınız var mı? CHP'nin yapıcı olmayan tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" üzerine Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şunları söyledi:

"Yeni ve sivil bir anayasa bizim milletimize verdiğimiz bir söz. Bundan geri adım yok. Bu sözü sadece biz vermedik. Nice konuşanlar oldu ve hepsi 'sivil anayasa, sivil anayasa' dediler. Seçim meydanlarında hemen hemen bütün partiler ve liderler milletimize hep yeni anayasa vadetti. Peki gelinen bir nokta var mı? Yok. Çünkü sözü veriyorlar ama attıkları bir adım yok. Biz bu konuda somut adımlar attığımız gibi hazırlıklarımızı da yaptık. Bu hazırlıklar yeni anayasa konusunda bir altyapı oluşturdu. Görevlendirdiğimiz ekip inşallah çok titiz bir çalışma yapacak. Şu an itibarıyla siyasi çıkarların ötesinde, ülkemizi Türkiye Yüzyılı'na taşıyacak uzun soluklu bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz."

Yeni anayasa çalışmaları konusunda 11 kişiyi görevlendirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Önümüzdeki günlerde inşallah bu çalışmaları başlatacaklar. Vesayetçi izlerden arınmış, demokratik meşruiyeti güçlendirecek, hak ve özgürlükleri güvence altına alacak bir metin olsun istiyoruz." dedi.

Mevcut Anayasa'nın dilinin de problemli olduğunu belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz bu tür problemleri olan bir anayasa değil, bunlardan arındırılmış sade, anlaşılır, uygulamaya dönük bir anayasa hazırlayalım istiyoruz. Bu hukukçu arkadaşlarımız, mesela Serap Yazıcı Özbudun hocamız gibi isimler zaten anayasa üzerinde çalışması olan kişiler. Onlarla birlikte bu çalışmaları yürütelim istiyoruz. Biz iyi niyetliyiz ve karşımızda da hüsnüniyetli bir yaklaşım bekliyoruz. Diyoruz ki 'Gelin millete verdiğimiz sözü beraberce yerine getirelim.' Çünkü anayasa, bir partinin değil, milletin tamamını kapsayan bir toplumsal sözleşme niteliğindedir. Bu yüzden en geniş mutabakatı burada arıyoruz. Maalesef CHP'nin her zamanki 'istemezük' yaklaşımı, bu işte de kendini gösterdi. Siyaset toplumun tümü etrafında şekillenir. Eğer CHP de burada uzlaşmacı bir yaklaşım ortaya koyarsa biz onlarla niye çalışmayalım, çalışırız. Ama ne yazık ki böyle bir yaklaşım söz konusu değil."

"Türkiye'nin geleceğine dair yükümlülüklerimizin bilincindeyiz"

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, kendisinin yeniden cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili açıklamaları ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konudaki değerlendirmelerinin anımsatılması üzerine, şunları söyledi:

"Burada söylediğimiz şu; bizim yeni anayasadan muradımız kendimize alan açmak, bireysel menfaat sağlamak, kendimizi bir yerlere taşımak değil. Bunu bir defa önceden açıklayayım. Biz yeni anayasayı Tayyip Erdoğan için değil, 86 milyon için istiyoruz. Bizim derdimiz var. Muhalefet ise bizi sürekli 'Şahsına yeni bir yol açmak için yeni anayasa istiyor' şeklinde itham ediyor. Bunun kesinlikle bir tuzak olduğunu ifade etmem lazım. Biz Türkiye'nin geleceğine dair yükümlülüklerimizin bilincindeyiz. Adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Gündemdeki tartışmalara tarihi görev ve sorumluluklarımız ekseninde yaklaşıyoruz. Milletim beni Belediye Başkanı yaptı, Başbakan yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı. Milletimiz bizi nerede görmek isterse, biz de orada olduk. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz."

"Bizim derdimiz makam odaları, koltuklar, ünvanlar hiç olmadı." diyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim bir tek amacımız var, o da aziz milletimize hak ettiği hizmeti vermek, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek. Girdiğimiz her yarışa sadece milletimize güvenerek girdik. Bugün de yarın da yine milletimize kulak vereceğiz. İstikametimizi onların çizdiği rota üzerinde şekillendireceğiz. Sayın Bahçeli'nin şahsıma yönelik sözleri için teşekkür ediyorum. Gerçekten büyük memnuniyet duydum, onore oldum. Sayın Bahçeli tecrübesiyle, birikimiyle Türk milliyetçiliğinin aksakalıdır. Kendisi Cumhur İttifakı'nın birlik ve beraberliği, devletimizin bekası için çok kıymetli bir duruş sergilemiştir. İttifakımız sadece seçim kazanmaya yönelik değil, Türkiye'nin geleceğini inşa etmeye dönük bir devlet vizyonudur. Cumhur İttifakı'nın temelinde karşılıklı güven, istikrar arzusu ve milli konularda ortak duruş yer almaktadır. Yolumuza bu şekilde güçlenerek devam ediyoruz."

"Vakti zamanı geldikçe müjdelerimizi milletimizle paylaşacağız"

Kamuoyuyla paylaşılan 75 milyar metreküplük doğal gaz keşfiyle ilgili müjdenin anımsatılıp enerji faaliyetlerindeki çalışmalara dair son durumun sorulması üzerine Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Türkiye enerji alanında elde ettiği başarılarla yetinmeden inşallah yoluna devam edecek. Enerji alanında elde ettiğimiz her başarı sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir kazanımdır. 75 milyar metreküplük doğal gaz keşfi Karadeniz'de sürdürdüğümüz yoğun ve planlı çalışmaların bir ürünüdür. Türkiye artık yalnızca enerji ithal eden bir ülke değil enerji keşfeden ve potansiyel olarak ihraç edebilecek bir ülke konumuna gelmiştir. Her yeni keşif, her yeni enerji hattı, Türkiye'nin 'enerji ticaret merkezi olma' hedefini ulaşılır kılıyor. Çok daha iyi bir konuma bizi getiriyor, getirecek. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Avrupa Birliği ülkelerinin enerjide düştükleri durumu gördük, çok kötü. Bu duruma düşmemek için doğal gaz gibi stratejik kaynaklarda dışa bağımlılığın azaltılması hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Ayrıca, bu keşifler sayesinde Türkiye, bölgesindeki enerji oyun kurucularından biri haline geliyor. Enerji geçiş hatlarının da merkezinde yer alan ülkemiz, doğal gaz üretimimizin artmasıyla sadece geçiş rotası değil, fiyatlandırmanın, depolamanın ve ticaretin yapıldığı bir merkez haline de gelecektir. Türkiye'yi enerji alanında tarihi müjdelerle tanıştıran bir iktidar olarak yeni müjdelerimiz olacak. Vakti zamanı ve sırası geldikçe bu stratejik alanla ilgili müjdelerimizi milletimizle paylaşacağız. Üretimle alakalı yarın önemli bir kilometre taşını aşmış olacağız. Boğaz'dan Osmangazi adını verdiğimiz yüzer iletim platformumuz Karadeniz'e geçecek. İnşallah 20 yıl boyunca Sakarya Gaz Sahası'ndaki gazı üreterek karaya ulaştıracak ve neredeyse 4,5 milyon hanenin gaz ihtiyacını buradan karşılayacağız."

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 1 Nisan'da Türkmenistan'dan 27 yıl sonra ilk kez gazı Türkiye'ye getirdiklerini anımsatarak, şunları söyledi:

"Yurt dışı ziyaretlerimizde ve zaman zaman bizi arayan Avrupalı liderlerin doğal gaz taleplerini çok yoğun alıyoruz. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan buralara doğal gaz ihraç eder hale geldik. Şubat ayında Pakistan'a yaptığımız ziyaret sonrası arkadaşlarımız Pakistan'a gittiler ve Pakistan Devlet Şirketleriyle Türkiye Petrolleri, Pakistan'da karada iki sahada arama konusunda anlaştı. Bugün de denizlerde arama konusunda mutabakata vardık, çalışmalarımıza da yakında başlayacağız. Somali'de faaliyetlerimiz devam ediyor. Libya ve diğer ülkelerle beraber bu çalışmalarımızı yoğunlaştırarak devam ettireceğiz."

"Aile kurumuna yönelik gizli-açık saldırıların farkındayız"

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Aile 10 yılı yaklaşımınız bu konuda yeni ve güçlü adımlara işaret ediyor. Önümüzdeki süreçte ufukta görünen 'nüfus krizi'ne karşı hangi tedbirler alınacak?" şeklindeki bir soruya şu karşılığı verdi:

"Aile 10 yılı vizyonumuz sadece demografik bir strateji değil. Sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda köklü dönüşümler içeren kapsamlı bir devlet politikası olacak. Nüfus meselesi asla ihmal edilmemesi gereken stratejik bir konudur. Bunu hafife almamak gerekir. En büyük sermayemiz nüfusumuz, ama bu konu maalesef hep bir kenara atıldı. Nüfus meselesi ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir mevzudur ve ciddiyetle ele alınması gerekir. Toplumun temeli olan aile kurumuna yönelik gizli-açık saldırıların farkındayız. Geleceği inşa etmek istiyorsanız aileyi büyütmek ve güçlendirmek zorundasınız. Biz bu zamana kadar hangi başarıyı elde etmişsek, dinamik nüfus yapımız ve güçlü aileler sayesinde mümkün olmuştur. Bundan sonra da aile yapımızı güçlendirecek ve dinamik nüfus özelliğimizi koruyacak tedbirler almak zorundayız. Toplumları felakete sürükleyen, aileleri paramparça eden sapkınlıklardan, kötü alışkanlıklardan ailelerimizi korumak için elimizden gelenin ötesine geçeceğiz. Özellikle de doğurganlık hızımızdaki gerileme, tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Buna kulak tıkayamayız. Türkiye'nin genç nüfus avantajını sürdürebilmesi için aile kurumunun desteklenmesi, doğurganlık oranlarının artırılması ve aile yapısının güçlendirilmesi gerekiyor. Nüfusun yaşlanması sadece Türkiye'nin değil, birçok gelişmiş ülkenin karşı karşıya olduğu bir krizdir. Bu yüzden biz bu süreci beklemeden önleyici politikalarla karşılamak istiyoruz."

"Ekonomik ve sosyal destek projelerimizi artırarak devam ettireceğiz"

Aile kurumunu güçlendirirken güçlü aileler kurmak için gençlerin önüne çıkan engelleri de kaldıracaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle devam etti:

"Mutlu evliliklerin yolunu açacak, sağlıklı nüfus artışını sağlamak için teşvikleri artıracağız. Aile odaklı sosyal destekler, doğum teşvik paketleri, kreş ve eğitim altyapısı yatırımları, konut ve istihdam destekleri bu çerçevede uygulamaya konulan ana tedbirlerimiz. Sosyal devlet olmanın bir gereği olarak aileyi güçlendirmek, korumak ve yüceltmek zorundayız. Ekonomik ve sosyal destek projelerimizi artırarak devam ettireceğiz. Azalan doğum oranlarının emek piyasasında daralma, sosyal güvenlik sistemine yük ve üretim kapasitesinde düşüş gibi zincirleme sorunlara neden olabileceğinin farkındayız. Bu riskleri bertaraf etmek için bugün alacağımız önlemler, geleceğin refah düzeyini belirleyecek. Bu politikalarla orta vadede doğurganlık oranlarında gözle görülür bir artışı hedefliyoruz. Böylece sadece nüfus artışını değil, güçlü ve sağlıklı aile yapısının sürdürülebilirliğini de teminat altına almış olacağız."

join us icon
SEN DE ARAMIZA KATIL Gücümüze Güç Katalım.