Parti Sözcümüz Çelik, MKYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu
Genel Başkan Yardımcımız ve Parti Sözcümüz Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı'na ilişkin açıklamalarda bulundu.
Genel Başkan Yardımcımız ve Parti Sözcümüz Ömer Çelik, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne ilişkin, "Bu yapıyla hiç gevşemeden, hiçbir esneklik göstermeden, aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz." dedi.
FETÖ elebaşı Gülen'in öldüğü haberinin geldiğini, haberin kaynaklarca da doğrulandığını ifade eden Çelik, "Teörist başı ile ilgili örgüt mensuplarının yaptığı açıklamalarda İslam'a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. Halbuki, İslam'a ihanet etmiş, insanlığa, milletimize ihanet etmiş bir haindi. Bugün vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Kuşkusuz dinimize, milletimize yaptığı kötülükler böyle bir şahsın, ismini Netanyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır." diye konuştu.
- "Emperyalizmin firavunlarına belamlık yapmış bir haindi"
Terörist başı Gülen'in kurduğu ihanet şebekesi ve bu ihanet şebekesi vasıtasıyla hizmet ettiği odaklarla büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yaptığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Emperyalizmin firavunlarına belamlık yapmış bir haindi. Bugün de bütün bu suçlarıyla, ihanetleriyle, cinayetleriyle bu dünyayı terk etti. Bu örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime, yavaşlama, gevşeme söz konusu değildir. Aynı zamanda bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde, bunların aynı ihanet ve cinayet şebekesini işler ve işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetler yürüttüğünü, çeşitli bağlantılar kurmaya çalıştıklarını ve kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz. Ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmeye çalışan, ülkemizin değerlerini yok etmeye çalışan emperyalist projelerin taşeronluğunu yapan, belamlık yapmış bir şahıstı. Bütün bu kötülüklerle birlikte bu dünyayı terk etmiş oldu. Bu zihniyetin, bu şebekenin yaptıkları birtakım açıklamaları gördüğümüzde aynı zihniyeti, aynı ihanet ve cinayet şebekesini sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz."
Ömer Çelik, darbe girişimin bertaraf edilmesinden sonra terör örgütünün kimler tarafından himaye edildiğini de daha net gördüklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlılığı ve talimatıyla, örgütün dünyanın çeşitli yerlerinde kurduğu ağların üzerine gidildiğini ve birçok odağın bertaraf edildiğini anlatan Çelik, "Kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran, İslam'ı, milli değerlerimizi istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı bu şekilde son bulmuş oldu. Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz." dedi.
Nobel Ödülü
Çelik, 2024 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Daron Acemoğlu'nu tebrik etti.
Acemoğlu'nun aldığı ödülün, yaptığı bilimsel çalışmalar ve bu çalışmalarına yapılan atıfların dikkatle takip edilmesi gerektiğine dikkati çeken Çelik, "Kitaplarında dile getirdiği konular vesilesiyle özellikle Nobel Ödülü almadan önce de başlamış olan ama ödülü aldıktan sonra daha devam eden tartışmaların entelektüel açıdan da son derece verimli olduğunu ifade etmek isterim." ifadelerini kullandı.
Yarın, 23. bütçelerini Meclis'e sunacaklarını kaydeden Çelik, uzun yıllar boyunca Türkiye'nin bütçelerini yapma şeklindeki siyasi hikaye ve başarılarının yarın sunacakları bütçeyle taçlanacağını belirtti.
Gazze ve Lübnan'da yaşananlar
Filistin meselesi, Gazze'de ve Lübnan'da yaşananların MKYK'nin ana konusu olduğunu vurgulayan Çelik, "Dışişleri Bakanlığının sunumu vardı. O sunum çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. Yahya Sinvar'ın şehit edilmesiyle Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği net bir şekilde bir kere daha görülmüştür. Katliam şebekesinin yaptığı cinayetler, ortaya koydukları soykırım, gerçekten Nazilerin yaptıklarının fersah fersah ötesine geçmiştir." diye konuştu.
Parti Sözcümüz Çelik, katliam şebekesinin Lübnan'ı Gazze'ye benzetme konusunda faaliyetlerine devam ettiğini aktardı.
Katliam ve soykırım şebekesinin insanlık dışı karakterlere sahip olduğunun, canavarca hislerle hareket ettiğinin net bir şekilde görüldüğüne dile getiren Çelik, şunları söyledi:
"Esas problem, bugün bunlara destek verenler, silah temin edenlerdir. Daha da ilerisi ABD'nin Orta Doğu İnsani İşler özel temsilcisinin şöyle bir ifadesi var; 'İsrail, Filistin'e gıda ve ilaç yardımını durdursa bile biz ona silah vermeye, destek olmaya devam edeceğiz' diyor. Nitekim geçen gün Şansölye'nin ziyareti vesilesiyle Almanya'nın tavrını da gördük. Maalesef Alman Dışişleri Bakanı son derece talihsiz açıklamaları arka arkaya yaptı. Tabii o kadar büyük bir pervasızlık ki yine bugün Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü adına yapılan açıklamada, yeni bir İsrail saldırısından bahsediliyor. Netanyahu hükümeti, insanlığa, barışa ait her şeyi hedef almaya devam ediyor. Bu yayılmacı ve saldırgan politikanın durmayacağı görülüyor. Buna bir şekilde silahla destek olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu bugün durdurmayanlar yarın bir gün kendi halklarının daha büyük tepkisiyle, dünyada yükselen daha büyük bir tepkiyle karşı karşıya kalacaklardır. Eninde sonunda bu soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettiği en ağır cezayı alacak."
Çelik, liderlerin dik duramamasının, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ortaya koyduğu kararlı tavır ve dik duruşun benzerini gerçekleştirememelerinin büyük bir problem olduğunu vurguladı.
İnsanlık değerleriyle siyonizmin karşı karşıya olduğunu anlatan Çelik, "Herkes, tarihteki safını ya insanlık değerlerinden yana ya da bu siyonist saldırganlıktan yana koyacaktır. Tarihin doğru tarafında durmayanlar bunun lekesini ve acısını, ömürleri boyunca yaşayacaklardır." dedi.
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Yeni doğan bebekleri öldüren bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz." dedi.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğinde "3+3 Bölgesel İşbirliği Platformu" çerçevesinde Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Dışişleri bakanlarının Türkiye'de olduğunu anımsatan Çelik, Türkiye'nin Kafkasya'daki barış için kilit rol oynayan ülke olduğunu vurguladı.
Yeni doğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini dile getiren Çelik, Sağlık, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının tam bir koordinasyon içerisinde bu çetenin tamamen çökertilmesi, varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışma sürdürdüğünün altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sonuna kadar, tavizsiz şekilde bu meselenin üzerine gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koyduğunu belirten Çelik, "Yeni doğan bebekleri öldüren bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz." diye konuştu.
Bir Fransız şirketi olan Lafarge'ın terör örgütü PKK ve DEAŞ'ı desteklemekten yargılanacak olmasına değinen Çelik, şunları kaydetti:
"Lafarge'ın, Fransa'daki yetkililerinin bilgisi dahilinde DEAŞ ve Nusra cephesiyle her türlü finansal ve ticari ilişkiyi yasaklayan AB kararlarını ihlal ettiği ve Suriye'de insanlığa karşı işlenen suçlara destek olduğu iddianamesiyle yargılama sürecinin başlaması son derece önemlidir. Bu, bölgedeki kirli ilişkilerin, bölgemize dönük kasıtlı faaliyetlerin ortaya çıkması bakımından örnek teşkil etmiştir. Bunun arkası gelecektir ama Türkiye'nin öteden beri söylediği, birilerinin bölge haritalarını değiştirme temelinde terör örgütleri üzerinden iş yapması ve faaliyet yürütmesi şeklindeki tablonun somut bir örneğidir."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın çarşamba günü Kazan'a gideceğini, burada BRICS toplantısının gerçekleşeceğini belirten Çelik, şimdiye kadarki geleneksel ittifaklarını ve tarihsel yürüyüşünü koruyan Türkiye'nin, ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından dünyanın her türlü birliğinde, platformunda yer alma iradesinin bulunduğunu söyledi.
Çelik, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bu zirveye katılımı ve yapacağı temasların gelecek dönem için yol gösterici ve aydınlatıcı olacağını ifade etti.
"Hepsinin inceleneceğinden kuşkunuz olmasın"
MKYK'nin bugünkü gündeminde Dışişleri Bakanlığının ve AK Parti Teşkilat Başkanlığının sunumu ile TBMM çalışmalarının değerlendirilmesinin olduğunu aktaran Çelik, Rize'de bir fast food restoranının açılışına katılan belediye başkanları ve yöneticiler hakkında disipline sevk işlemi yapıldığını, sürecin Kurul tarafından değerlendirildiğini anlattı.
Çelik, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Yeni doğan bebek ölümleriyle ilgili 12 bebek dışında başka vakalar var mı? Pandemi döneminde entübe olan hastalara ve yaşlılara yönelik de benzer uygulamaların olduğu iddiaları var. Suçluların en ağır cezaları almaları dışında toplum vicdanını rahatlatacak ilave bir adımın atılması da muhtemel mi?" sorusu üzerine Çelik, bu iddiaların hepsinin ayrıntılı şekilde incelendiğini ifade etti.
Bununla ilgili varılan sonuçların kamuoyuyla paylaşılacağını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Yeni doğan bebekleri öldüren bu çetenin diyaloglarında ortaya çıkan vahşet, aslında gerçekten her birimizin ömrü hayatında çok nadir rastladığı bir vahşet örneği. Dolayısıyla çeşitli başka alanla ilgili olarak da gündeme geldi. Bu işlerin içine bulaşanlar var mıdır, bu iddialar doğru mudur, bunların hepsinin inceleneceğinden hiç kuşkunuz olmasın. 'Bu hastaneler kapatılır, yarın aynı kişiler başka isimlerle bunları açar' şeklinde tartışmalar yürüyor. Bu konularda da hassasız, bunları da takip ediyoruz. Birçok alanda 'Acaba burada da böyle bir şey var mı' gibisinden şüpheler gündeme geldi. Pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük bir fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekun töhmet altında bırakacak cümlelerden de kaçınmak gerekir. Aynı şekilde 'Meseleyi sadece birkaç konuyla sınırlı tuttuk, kapattık gibisinden davranmayın' diyerek vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var. Bu konuyu da son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz."
"Başka bir alanda çıkarsa paylaşırız"
Çelik, CİMER'e geldiği gibi, AK Parti'ye gelen ihbarlara da ayrıntılarıyla baktıklarını, bunların ilgili makamlara iletip bakılmasını sağlayacaklarını söyledi.
Her ihbarı takip ettiklerini, konuyu bakanlıkların ilgili birimlerinin incelediğini ifade eden Çelik, "Başka bir alanda da çıkarsa paylaşırız. Üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum." dedi.
Denetim sistemini güncelleyeceklerini, daha da güçlü hale getireceklerini, sağlık sistemi içerisinde sağlık çalışanı sıfatı taşımayan, ölüm şebekesi kurmuş çetelere karşı yeni mekanizmalar kuracaklarını dile getiren Çelik, bunlarla mücadelede en yüksek kararlılığı göstereceklerini, hukuk önünde en ağır cezayı almalarını takip edeceklerini, bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya konulan tüm teklifleri değerlendirdiklerini vurguladı.
"Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir"
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye'yi ziyaretine ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, "Burada problem KYB'nin (Kürdistan Yurtseverler Birliği) yanlış yönde hareket etmesidir. Biz, KYB yetkililerine de şunu söylüyoruz: Türkiye'ye karşı faaliyet yürüten terörist unsurlarla herhangi bir şekilde yan yana durmasınlar, bunlarla ilişki içerisinde gözükmesinler. Bu hassasiyetleri koruma bakımından Neçirvan Bey'in ziyareti önemlidir." dedi.
"Türkiye'de yeni bir çözüm süreci mi başlayacak? Bu uzlaşma söylemleri ne anlam ifade ediyor?" sorusuna Çelik, "Türkiye'de iç cephenin güçlü tutulması Türkiye'de yaşayan herkes için bir sorumluluk olmalı. Özellikle de siyaset kurumu bu sorumluluğu yerine getirmelidir ama tabii burada Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden, meşruiyet alanından taviz verme gibi bir şey söz konusu değil. Özellikle terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak, terörle mesafe koymaları ve bir Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir." yanıtını verdi.
Çelik, birilerinin, bölgesel gelişmelerden dolayı "Bütün bu bölgesel gelişmeler olunca hükümet ve Cumhur İttifakı içeride sıkıştı, bunun için bu hamleleri yapıyorlar." ifadelerini kullandığını belirterek, "Yapılan hamlelerin hiçbiri konjonktürel değildir. Herhangi bir sıkışma vesaire söz konusu değildir." diye konuştu.
"29 Ekim Resepsiyonu Cumhurbaşkanı Külliyesi'nde gerçekleşecektir"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 29 Ekim Resepsiyonu'nun Çankaya Köşkü'nde olmasına yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine Çelik, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin gelişen ihtiyaçlara göre 'milletin evi' olarak yapıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, Atatürk'ün hatırasını korumak bakımından bazı faaliyetlerini Çankaya Köşkü'nde sürdürdüğünü anlatan Çelik, "29 Ekim Resepsiyonu milletin evi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşecektir. Sayın Özel'in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur." ifadelerini kullandı.
"Hukukun üstünlüğü, terörün dışlanmasından geçer"
Çelik, CHP Genel Başkanı Özel'in, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etmesine yönelik soruya ise ziyarette yapılan açıklamalarda her iki tarafın da hükümeti hukukun üstünlüğüne saygı duymaya çağırdığını söyledi. Çelik, şöyle konuştu:
"Hukukun üstünlüğüne saygı duymaktan bahsedenlerin öncelikle terör örgütü hakkında ne düşündüğünü söylemesi lazım. Kobani olaylarında gerçekleşen eylemleri ve yapılan konuşmaları biliyoruz. 'Terörist başının heykelini dikmekten kimin bahsettiğini biliyoruz. Onlarla hesaplaşılmadan, onlarla yüzleşilmeden hukukun üstünlüğünden bahsetmek sadece bir takiye oluyor. Hukukun üstünlüğü, öncelikle terörün dışlanmasından geçer çünkü hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür ve terör örgütleridir."
Türkiye'de herhangi bir şekilde ikinci sınıf vatandaş olgusunu kabul etmediklerini vurgulayan Çelik, "Biz bu ayrımcılığı bitirmişiz, 'Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır' konumunu pekiştirmişiz. Mesele geçtikten sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor. Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü konusundaki gecikmiş tarih okumasını bu meselede Özgür Özel gecikmiş bir tarih okuması olarak gündeme getiriyor. Demokratikleşme konusunda biz bu mücadeleleri verirken karşımızda olanlar bugün bu mücadeleleri vereceklerinden bahsediyorlar. Bu da gerçekten anakronik bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
"İsrail hem bölge hem insanlık için tehdittir"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, 7 Ekim 2023'ten sonra "bölge haritaları değişecek" ve "David Koridoru'nu kurmaya kararlıyız." şeklinde açıklamalar yaptığını anımsatan Çelik, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in de geçen günlerde "Biz, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan'ı içine alan büyük İsrail'i kurmak istiyoruz." dediğini belirtti.
Bunun, Türkiye topraklarının bir kısmına musallat olmayı, bir kısmına da sınır olmayı içerdiğini belirten Çelik, "Bütün bunlar tehdit teşkil etmiyorsa ne tehdit teşkil ediyor? Tehdit analizlerinde, siyasi ve güvenlik değerlendirmelerinde bunun anlamı açıktır. Bu, bütün bir bölgenin altüst olması demektir." ifadesini kullandı.
Çelik, "CHP sözcülerinin, hiçbir tehdit değerlendirmesi ve analiz yapılmaksızın sadece temenniler düzeyinde 'Böyle bir şey söz konusu değildir' demesi, tam bir bilinçsizlik ve sorumsuzluk durumudur. İsrail hem bölge için hem insanlık için tehdittir." dedi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüyle ilgili soru üzerine Çelik, Gülen'in büyük bir ihanet ve cinayet şebekesinin mimarı olduğunu ifade ederek, "Bu ihanet ve cinayet şebekelerinin üyeleri ve mimarları birtakım büyük güçler tarafından kullanılırlar, sonra da işte böyle ne yaşayacak yer ne gömülecek mezar bulamazlar." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin yaşadığı tecrübenin herkese örnek olması gerektiğini kaydederek, "Bunlar tarihimizin gördüğü en acımasız, en hain ihanet şebekesi. Bunun başındaki kişi de ülkemize hainlik edenlerin en başında gelen bir kişiydi. Türkiye, demokrasisini, milletinin haklarını bunlara karşı korumuştur. En ufak bir demokratik perspektifi, insan hakları hassasiyeti olanların bunlara karşı olması gerekir." ifadelerini kullandı.