Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Yerebakan, "Kalp Sağlığı Haftası" etkinliğinde konuştu

Kalp ve damar hastalıklarının önlenmesine yönelik farkındalık amacıyla her yıl 14-20 Nisan'da kutlanan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) öncülüğünde özel bir etkinlik düzenlendi.
Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde (PSM) düzenlenen etkinliğe katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcımız, Sağlık Politikaları Başkanı ve Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) üyesi Prof. Dr. Halit Yerebakan, AA muhabirine, kalbin aynı zamanda duyguların da merkezi olduğunu söyledi.
Yerebakan, kalbin sevgiyi, cesareti, korkuyu ve hayalleri de beraberinde taşıdığını aktardı.
Sosyal hayatın da kalp üzerinde büyük etkisi olduğuna işaret eden Yerebakan, stresin en önemli değiştirilebilir risk faktörlerinden biri olduğunu kaydetti.
Yerebakan, stressiz bir hayatın mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Hayata tutunmak için zaten belirli bir strese ihtiyacımız var. Fazla stres kalbin kırılmasına sebep olabilir mi? Pek tabii ki olabilir. Kırılmış kalp sendromu dediğimiz bir durum var. Çok ağır bir duygusal travma sonucunda bu karşımıza gelebilir." diye konuştu.
Yaşam boyu süren stresin damar sağlığı üzerinde de etkili olduğunu belirten Yerebakan, "Kısacası kalbi duygularla etkilenebilen ve bu sayede hasta olabilen bir organ olarak da değerlendiriyoruz. O yüzden kalbi anlatırken sadece mekanistik özellikleri ve fiziksel hastalıklarla değil, duyusal hastalıklarla da ilişkilendirmek gerektiğini söylüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Bugün müdahale edemediğimiz hiçbir yer ve hastalık yok"
Prof. Dr. Yerebakan, kalp ve damar cerrahisinin hayatın devamlılığını sağladığını belirterek, kalp cerrahları olarak damar tıkanıklıklarını açtıklarında aslında hayatın da devamlılığını ve yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamaya gayret ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin kalp ve damar cerrahisinde erişim ve uygulama kapasitesi açısından dünyayla yarışır düzeye ulaştığını vurgulayan Yerebakan, şöyle devam etti:
"Türkiye'de kalp damar cerrahisi alanına baktığımız zaman müdahale edemediğimiz hiçbir alan yok. Türkiye, geldiği noktada belki de birçok konuda dünyaya bilgisini paylaşan, öğreten noktaya gelmiş vaziyette. Türkiye Cumhuriyeti'nde kalp merkezi olarak ruhsatlandırılmış tüm hastanelerde her türlü işlem gerçekleştirilebiliyor. Bunların hepsi de sürdürülebilir sosyal devlet politikası anlayışıyla, yani tamamen vatandaşlarımıza kamu hizmeti olarak verilebiliyor."
Prof. Dr. Yerebakan, Türkiye'nin bilimsel alanda da güçlü bir üretim kapasitesine sahip olduğunu, kalp ve damar cerrahisinde dünyada çok önde gelen ülkelerden birisi haline geldiğini anlattı.
TKDCD'nin çıkardığı bilimsel yayınlarla birlikte 3 ayrı literatür kaynağının var olduğuna değinen Yerebakan, "Ama sadece bu değil, Türkiye'deki bilim insanlarının ortaya koydukları bilimsel eserleri bütün dünyada yayınlamaya devam ediyor." diye konuştu.
Türkiye'nin cerrahi kapasitesindeki artışın, sosyal devlet anlayışıyla sağlanan kamu hizmetlerinin bir sonucu olduğuna dikkati çeken Yerebakan, "Cerrahi kapasitemizdeki ilerleme, sosyal güvenceyle birlikte vatandaşlarımızın ulaşabildikleri kalp sağlığı hizmeti sayesinde ciddi oranda büyüdü. Bugün müdahale edemediğimiz hiçbir yer ve hastalık yok. Dünyada çok önemli bir noktaya geldik ve vatandaşlarımızın hepsi bu tedavilere ulaşabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye'nin sağlık sisteminin artık değer üreten bir yapıya kavuştu"
Prof. Dr. Yerebakan, Türkiye'nin sağlık teknolojileri alanında da büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.
"Nasıl ki savunma teknolojilerinde adımızı duyuruyorsak, bayrağımızı bütün dünyada dalgalandırıyorsak, sağlık hizmetimiz de ülkemizde geldiğimiz noktayla artık aşikar." diyen Yerebakan, birçok branşta hem bilimsel veri hem de tıbbi sonuçlar bakımından dünyayla yarışır sonuçlar elde ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin sağlık sisteminin artık değer üreten bir yapıya kavuştuğuna işaret eden Yerebakan, "Sağlık sistemimiz değer üretiyor. Bu değeri dünyaya yaygınlaştırabilmek için sağlık teknolojileriyle de var olmamız gerekiyor." dedi.
Yerebakan, bilim insanlarının, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) gibi kurumlar aracılığıyla sağlık teknolojileri alanında çok daha ileri projelere imza atacağına inandığını kaydetti.
Türkiye'de hızla artan diyabet vakalarına da dikkati çeken Yerebakan, toplumda kan şekeri, tansiyon ve kolesterolü bozuk olanların sadece yüzde 11'inin bunları kontrol altında tutabildiğini belirtti.
Bu nedenle koruyucu hekimliğin büyük önem taşıdığını dile getiren Yerebakan, "Aile hekimliği ve koruyucu hekimlik bu yüzden önemli. Sağlık Bakanımız bu konuda öncülük yaptı. Bugün çok ciddi bir şekilde kronik hastalıkları takip ediyoruz. Umut ediyoruz ki buradaki mücadelemiz başarıyla sonuçlanacak." diye konuştu.
"Ben meslektaşlarımı yalnızca cerrah değil, toplumun şifacıları olarak görüyorum"
Prof. Dr. Yerebakan, kalp ve damar cerrahisinin derin duygusal yük taşıyan bir meslek olduğunu, elleriyle kalplere ve aslında hayatlara dokunduklarını, her ameliyatla bir insanın hayatına temas ettiklerini dile getirdi.
Cerrahi müdahalelerin ardında sadece fizyolojik değil, insan hikayelerinin de yer aldığından bahseden Yerebakan, "Belki bir annenin evladına duyduğu sevginin, belki yaşlı bir insanın hayata tutunma mücadelesinin izini görüyoruz. Belki de bir aşkın kalpteki hasarını ya da doğuştan gelen bir yapısal bozuklukla mücadele eden bir çocuğun çırpınışını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Genç meslektaşlarına da seslenen Yerebakan, şöyle devam etti:
"Kalp cerrahisi çok meşakkatli, çok emek isteyen bir alan. Genç meslektaşlarım idealist yaklaşır, gerçekten severek yaparlarsa başarı mutlaka gelecektir. Her dokunduğu kalbi sadece onarılması gereken bir kas yumağı olarak görmemelerini ve mesleğe bu emeği verebilmek için kalpten bu mesleğin faydalarına da inanmaları gerektiğini söylüyorum. Dolayısıyla hem duygusal hem de fiziksel olarak fayda sağlayabildiklerini gördüklerinde zaten bu meslekte çok daha başarılı yerlere gelecekler. Ben meslektaşlarımı yalnızca cerrah değil, toplumun şifacıları olarak görüyorum."
"Hayatımızda yapacağımız değişiklikler, kalbimizi korumamız için en önemli araçlardan biri"
Kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Yerebakan, kalp sağlığını korumayı yüzde 70 oranında kişinin kendisinin belirlediğini söyledi.
Bu yüzde 70'i etkileyen değiştirilebilir risk faktörlerinin de olduğunu belirterek, hayatta yapılacak değişikliklerin kalbi korumak için en önemli araçlardan biri olduğunu aktardı.
Yerebakan, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kalp sağlığındaki belirleyici rolüne dikkati çekerek, şu tavsiyelerde bulundu:
"Stresten uzak durmak, bel çevresini inceltmek yani aşırı kilolu olmamak, tansiyonu dengede tutmak, kan yağlarını kontrol altında tutmak çok önemli. Ayrıca sigara ve diğer bağımlılık yapan maddelerden uzak durmalıyız. Bu 5 temel başlığı düzelttiğimizde kalp sağlığımız için çok büyük bir adım atmış oluruz. Birçok kişi, 'Bu zamana kadar sağlıksız yaşadım, bundan sonra bir şey değişir mi?' diye soruyor. Ben diyorum ki 'Hiçbir zaman geç değildir. Sağlıkla ilgili her zaman bir 'U dönüşü' yapılabilir. Daha sağlıklı tercihlere her zaman geçilebilir."
"Gerçek anlamda sağlığınızın savunucusu öncelikle siz olmalısınız"
Değişimden korkmanın en büyük engel olduğunun altını çizen Yerebakan, "Çoğu zaman sadece değişimden korktuğumuz için sağlıklı yaşamdan uzak duruyoruz. Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. Gerçek anlamda sağlığınızın savunucusu öncelikle siz olmalısınız." dedi.
Yerebakan, erken önlem almanın bir hekime ihtiyaç duyulmadan da hayat kurtarabileceğine işaret ederek, "Hayatınızda yapacağınız iyileştirmeler, belki de bizimle hiç karşılaşmadan önce atacağınız en büyük adım olacak. Belki hiç tedaviye ihtiyaç duymayacaksınız, belki de hastalıkla çok geç bir evrede karşılaşmamış olacağız." diye konuştu.
TKDCD Başkanı Doç. Dr. Murat Sargın ise programda basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Türkiye'de 2 bin 500 kalp damar cerrahisinin görev yaptığını söyledi.
Sargın, bunların 500'ünün genç olduğunu anlatarak, "Kalplerimiz onlara emanet. Türkiye'de yılda 80 bin civarı kalp ameliyatı yapılıyor. Ülkemiz kalp damar cerrahisi hizmetlerini gelişmiş ülkeler oranında veriyor." bilgisini verdi.
Kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez de etkinlikte "kalbin felsefesini" anlattı.
Dr. Karin Bozkurt'un konuk sanatçı olarak sahne aldığı, Ferhat Göçer'in de "İlk Görüşte Aşk" adlı bir müzikal sunduğu etkinlikte, "Kalbine Daha İyi Bak" sloganıyla kalp sağlığına dikkati çekildi.