Adalet Bakanımız Bozdağ, Türkiye Adalet Akademisi 27. Dönem Eğitim Açılış Töreni’ne katıldı
Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ, "Hakim ve savcı, tarafsızlığını, bağımsızlığını, kapıları kapatarak, kapıların arkasına saklanarak, vatandaşla, avukatla görüşmeyerek temin edemez. Millete kapısını kapatan, 'ben böyle tarafsızım, bağımsızım' diye kendini avutanlarla bizim işimiz olmaz." dedi.
Bozdağ, İncek'teki CTE Eğitim Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Adalet Akademisi 27. Dönem Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Töreni'nin açılışına katıldı.
Hakim ve savcı adaylarına hitap eden Bozdağ, hakim ve savcı adaylarının birçok sınavı başarıyla geçerek bu noktaya geldiğini söyledi.
Adayların, alacakları her kararda, atacakları her adımda adalet kaygısı, adil karar verme hassasiyetinin birinci esasları olması gerektiğini belirten Bozdağ, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını, kararlarını Anayasa'ya, kanuna ve hukuka bağlı vicdan ile vereceklerini vurguladı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Eğer siz Anayasa, yasalar ve hukuka bağlı olursanız rüzgar, kasırga, fırtına, kamuoyu baskısı, mahalle baskısı, ideoloji ve başka hesaplar, ön yargılar sizi vicdansızlığa sevk edemez." diye konuştu.
Genç hakim ve savcı adaylarının vicdanlarının Anayasa'ya, yasalara, hukuka bağlı olması gerektiğini ifade eden Bozdağ, "Yoksa FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı, vicdanlardan hak da adalet de beklenemez. Ön yargıya bağlı vicdandan hak da adalet de beklenemez. Mahalle baskısının karşısında rüzgarın karşısındaki yaprak gibi savruluyorsanız sizin vicdanınızdan adalet çıkmaz." değerlendirmesini yaptı.
"Dosyana bakacaksın, sosyal medyada iftira kampanyası açanlara değil"
Hakim ve savcı adaylarını sosyal medya baskısına karşı da uyaran Bakan Bozdağ, hukuk adamının dosya ve delillerle bağlı olduğunu vurguladı.
Türkiye'de siyasi taraftarlığa göre sosyal medyadan linçler, saldırılar yapıldığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Hakim ve savcı bundan etkilenebiliyor. Halbuki sen dosyana bakacaksın, sosyal medyada iftira kampanyası açanlara, siyasi taraftarlığa göre linç yapanlara, mahalle baskısıyla sizi etkilemek isteyenlere değil. Anayasa, yasa, hukuk ve dosya, bizim bakacağımız şey bunlar. Ama sosyal medyaya baktığımızda çok net söylüyorum, artık sizin yerinize yargıç, yalancı, iftiracı, binlerce trol olur. Sizin yerinize yargıç, sadece siyasi taraftarlığa göre onu bunu yıpratmak isteyen, yayın yapan çevreler oluyor. Sizin yerinize yargıç, dosyadan bihaber, delilden bihaber, olaydan bihaber kimseler oluyor. O zaman siz kuklaya dönersiniz.
Buradan bir kez daha genç arkadaşlarıma sesleniyorum; mahalle baskısına, trollere, sosyal medyaya bakarsanız, oraya göre hareket ederseniz, başarılı bir hakim ve savcı olma imkanını kaçırırsınız. İşte daha dün gördünüz. Sırf siyasi taraftarlığa göre 'karne hediyesi et aldı' denildi. Türkiye ayağa kalktı. Ama bir gün sonra haberin kurgu olduğu, yalan olduğu ortaya çıktı. Siz şimdi buna itibar ederseniz kendinizi o kurguyu yapanlara kullandırmış olacaksınız. Sosyal medya, yazılı ve görsel medyadaki bilgilerin doğruluğu teyit edilmeden kim yazarsa yazsın lütfen itibar etmeyin."
"Kapılar halka kapanamaz"
Hakimin taktir hakkının tartışılamayacağını, fakat bu hakkın keyfi kullanılmaması gerektiğini söyleyen Bozdağ, hiçbir hukukçunun yasadaki açık hükme karşı "Benim takdir hakkım bu." diyemeyeceğini söyledi.
Bozdağ, "Takdir hakkı, keyfilik hakkı hiç değildir. Eğer Anayasa, hukuk, kanun ve dosyadaki delil durumunu bir tarafa koyup 'benim takdir hakkım bu' diyorsan, o zaman taşıdığın cübbeye, oturduğun kürsüye en büyük ihaneti yapıyorsun. Kanunsuz takdir hakkı olmaz. Takdir hakkı hiç kimsenin, hiçbir hakim veya savcının keyfilik hakkı asla değildir." değerlendirmesini yaptı.
Bozdağ, hakim ve savcı adaylarından, iddianame, karar ve gerekçelerini kaleme alırken herkesin anlayabileceği güzel bir Türkçe kullanmalarını da istedi.
"Yargı kapısını kimseye kapatamaz"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakim ve savcıların kapılarının halka daima açık olması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hakim ve savcı, tarafsızlığını, bağımsızlığını, kapıları kapatarak, kapıların arkasına saklanarak, vatandaşla, avukatla görüşmeyerek temin edemez. Bu çok büyük bir yanılgı. 'Efendim bana halel gelir'. Kapının arkasına saklanıp taraflı karar verdiğinde sana halel gelmeyecek de milletle görüşüp adil ve tarafsız karar verdiğinde mi halel gelecek? Tarafsızlık ve bağımsızlık, sizin verdiğiniz kararla alakalı bir şeydir. İnsanlarla görüşmek, avukatın meramı varsa dinlemek, herhangi bir vatandaşımız gözünüzün içine bakarak derdini anlatmak istiyorsa buyur edip onu dinlemek sizi yüceltir. Ne tarafsızlığınıza ne bağımsızlığınıza ne de adaletinize halel getirir. Tarafsızlığı sağlayan yegane iş sizin verdiğiniz hükümdür. Şekli birtakım konular üzerinden adaleti örselemeye kimsenin hakkı yoktur, olmamalıdır. Önümüzdeki süreçte teftiş yoluyla bunları denetleyeceğiz ve bu işin üzerinde hassasiyetle duracağız. Millete kapısını kapatan, 'ben böyle tarafsızım, bağımsızım' diye kendini avutanlarla bizim işimiz olmaz. Kapılar halka kapanamaz, vatandaşa kapanamaz, avukatlara kapanamaz, kimseye kapanamaz. Yargı kapısını kimseye kapatamaz. Orada oturmak, kapıyı kapatma hakkını kimseye vermez. Teftiş bundan sonraki süreçte kapısını vatandaşa kapatanlarla ilgili de denetim süresinde gerekeni yapacaktır."