Yükleniyor...

"Bati dünyasinin bu çifte standardi, bu ölüm sessizligi Israil’in fütursuzlugunu artiriyor”

 

Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırısı, Gazze ve Kudüs’te yaşananlarla ilgili TBMM Genel Kurulunu bilgilendirmesinin ardından konuştu.

Genel Başkan Yardımcısı Ala, Ramazan Bayramı’nı Filistinlilere zehir eden, kan ve gözyaşları içinde geçirmelerine neden olan İsrail’i şiddetle kınadığını, İsrail’in insanlık dışı, haydutça saldırılarını da lanetlediğini belirtti.

Filistinlilerin uğradığı zulmü herkesin yakından takip ettiğini dile getiren Ala, İsrail polisinin, Kadir Gecesi Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinlilere müdahalesinin, ilk kıble Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Harem-i Şerif’e kadar uzandığını söyledi.

İsrail’in alçakça saldırıları sonucu şehit edilen Filistinlilerin sayısının 234’e ulaştığını, binlerce kişinin de yaralandığını aktaran Ala, bu şehitlerin 61’ini çocukların oluşturduğuna dikkati çekti.

Güçlü bir istihbarat ağına ve nokta hedef vurabilecek kadar yüksek teknolojiye sahip olan İsrail’in, uluslararası kamuoyuna terör ile mücadele ettiğini ve savunma hakkını kullandığını söylediğini anımsatan Ala, saldırılarda şehit olan 5 aylık, 1, 2, 3 ve 4 yaşında şehit olan çocukların isimlerini de zikretti.

Ala, "Bir yaşında çocuklar mı tehdit ve terörist olarak tanımlıyorsunuz? Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Bu nasıl bir ahlaksızlıktır? Bu nasıl bir haydutluk ve hukuksuzluktur? Madem elinizde her türlü istihbarat ve teknoloji var. Niye çocukları katlediyorsunuz?" diye konuştu.

"Terörle mücadele hususunda dünyaya örnek olacak sonuçlar elde ettik"

Filistin meselesi üzerinden polemik yapılmamasını isteyen Ala, Filistin konuşmaları üzerinden 2015-2016’daki hendek ve çukur operasyonlarının ifade edilmesine karşın sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çocuklarla Yasin Börü’yü nereye koyuyorsunuz? Kim Yasin Börü’yü öldürdüyse Filistinli çocukların katiliyle aynı saftadır. Bir çukur terörü oldu. Biz vatandaşımızla teröristi ayırma konusunda, yıllarca terörle mücadele hususunda ortaya koyduğumuz performansla dünyaya örnek olacak sonuçlar elde etmişizdir. Biz teröristle vatandaşı tamamen ayırdıktan sonra yapacağımız terörle mücadelemizi sürdürdük ve bundan sonra da sürdüreceğiz. Sadece retoriğin iştahına kapılıp aklımızı bir tarafa koymayalım. O dönem, Suriye’de PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin almak istediği mesafeyi, uluslararası güçler de arkasında olmak üzere perdelemek için içeride ciddi bir terör saldırısı gerçekleşti. Burada dünyanın gözü önünde biz bu saldırıları, vatandaşları oradan çıkararak bertaraf ettik. Dünya bunun şahididir. Orada PKK, FETÖ ve onlara destek vermek için sokağa inenler, büyük Türkiye’yi Orta Doğu bataklığına benzetmeye çalıştılar. Biz vatandaşlarımızın kılına bir zarar gelmemesi için kılı kırk yararak politika izleriz ve buna böyle devam edeceğiz."

"Türkiye Cumhurbaşkanı’nı Filistinli bebeklerin katili Netanyahu ile bir cümlede zikretmek Filistinlilere saygısızlık"

"Millet olarak bütün imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında yer alıyoruz, yer alacağız." diyen Ala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, olayların başlamasının akabinde, uluslararası toplumu harekete geçirmek için yoğun bir diplomasi trafiği başlattığını, bugüne kadar 23 liderle görüştüğünü dile getirdi.

Ala, "Bu çabaları gösteren bir lideri, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı Filistinli bebeklerin katili Netanyahu ile bir cümlede zikretmek Filistinlilere saygısızlıktır, saygın bir siyaset dili değildir." dedi.

"Filistin toprakları İsrail tarafından aşama aşama işgal edildi"

İsrail’in Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına zulmünün yeni bir mesele olmadığını, 1948’deki ilk Arap-İsrail savaşından bu yana uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Filistin topraklarının İsrail tarafından aşama aşama işgal edildiğini belirten Ala, konuşmasının bu bölümünde İsrail’in, Filistin topraklarını işgalini gösteren haritaları paylaştı.

Ala, 1947, 1967 ve günümüzdeki Filistin haritasının durumuna işaret ederek, "Bütün dünyanın bu haksızlığa, adaletsizliğe ’Dur’ demesi gerekir. Milyonlarca Filistinli kardeşimiz bu süreçte mülteci konumuna düştü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1967 yılında kabul ettiği 242 sayılı kararla İsrail’in Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’de işgalci olduğunu kayda geçirdi. Bu topraklardan çekilmesi gerektiğini açıkça belirtti. Bu kararın üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen İsrail, işgal ettiği topraklarda Filistinli kardeşlerimize zulmetmeyi sürdürüyor." ifadesini kullandı.

Şu anda da Doğu Kudüs’te olan meselenin, Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki 500 Filistinlinin evlerinden çıkarılması ve yerlerine Yahudilerin yerleştirilmeye çalışılması olduğunu dile getiren Ala, Şeyh Cerrah Mahallesi’ni gösteren bir başka haritaya da dikkati çekti.

Ala, "Doğu Kudüs’ün de Yahudileştirilmesinin çalışmaları devam ettiriliyor. İnsanlığın vicdanını karartan bu açık haksızlığı, hukuksuzluğu ve zulmü perdelemek için İsrail, Mescid-i Aksa’ya ve Gazze’ye saldırıyor ve çocukları bombalıyor. Aslında öldürdüğü insanlığın vicdanıdır. Aslında bombaladığı kendi geleceğidir. Bu zulmün geleceği yoktur, bu zulüm üzerinde bir devlet inşa edilemez. Zulümle kimse payidar olmamıştır, İsrail de olamayacaktır." dedi.

"Orta Doğu’da bir Filistin sorunu değil, bir İsrail sorunu vardır"

Orta Doğu’da bir Filistin sorunu değil, bir İsrail sorunu olduğunun altını çizen Ala, "Ne acıdır ki bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kendi kabul etmiş olduğu kararları dahi yok sayan bir acziyet içerisindedir. Bir kınamadan, basın açıklaması yapmaktan bile aciz durumdadır. Cumhurbaşkanımızın ’Dünya beşten büyüktür’ sözünün ne kadar önemli olduğu açıkça ortadadır." diye konuştu.

"Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’de yaşananların tek sorumlusu İsrail’dir"

İsrail’in uluslararası hukuku ayaklar altına alan saldırılarını ve uyguladığı devlet terörünü sonlandırmak için uluslararası baskının artırıldığını belirten Ala, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne yazık ki Batı dünyası da bu konuda tam bir ikiyüzlülük içerisindedir. Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’de yaşananların tek sorumlusu İsrail’dir. Buna rağmen, bazı batılı liderlerden İsrail’in kendini savunma hakkı olduğu yönünde açıklamalar görüyoruz. Günahsız çocukları katletmek kendini savunmak mıdır? Artık açıkça ifade etmemiz gerekir ki, İsrail ırkçı ve ayrımcı politikaları sistematik bir şekilde uygulamaktadır. Nitekim son olayların sadece işgal altındaki Filistin topraklarında değil, İsrail vatandaşı Araplar arasında da büyük bir infial meydana getirdiğini görüyoruz. Sesleri henüz cılız da olsa yurt dışında bazı vicdan sahibi politikacıların, bu hususu dillendirmeye başladığını da görebiliyoruz. İsrail’in saldırılarından nasibini alan batılı basın kuruluşları da çok cılız bir şekilde konuları gündeme getirme cesareti göstermektedirler. Batı dünyasının bu çifte standardı, bu ölüm sessizliği İsrail’in fütursuzluğunu artırıyor.

Bu sebeple, tüm ülkeleri net bir tutum almaya çağırıyoruz. Bugün hak, hukuk ve vicdan sahibi olan herkes, İsrail’in uyguladığı vahşetin insanlığa karşı bir suç olduğunu açık bir şekilde görüyor. Hem İslam İşbirliği Teşkilatı hem de Filistinli kardeşlerimiz bu saldırı karşısında tek yürek ve tek yumruk olmalıdır. İsrail, çoluk çocuk demeden Filistinlileri katlederken ufak çıkarlar uğruna ayrılık gayrılık davasına düşmek Müslümanlara yakışmaz. Bu nedenle, Doğu Kudüs dahil tüm Filistin topraklarında seçimlerin gerçekleştirilerek Filistin Devleti’nin birliğini pekiştirmesini desteklemeye devam edeceğiz. Mübarek ramazan ayında Kudüs şehrinin sokaklarında, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın avlusunda, bayramı kutlamaya hazırlanan Gazze’nin evlerinde yaşanan insanlık trajedisini unutmamız mümkün değildir. Zaman birlik ve kararlılığımızı ortaya koyma zamanıdır. Mazlum Filistin halkının bu sorunları aşmasını sağlayacak liderlik ve cesareti sergileme zamanıdır. İsrail işgal ettiği topraklardan derhal çekilmelidir. İki devletli bir çözüm, gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Türkiye bu konuda gereken her türlü adımı atmaya hazırdır."

 

join us icon
SEN DE ARAMIZA KATIL Gücümüze Güç Katalım.