Yükleniyor...

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, İstanbul Muhtarlar Buluşması'nda konuştu

 

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Elitist zihniyetin muhtarlarımızda vücut bulan halk iradesi karşısında diz çökmesi hiç kuşkusuz önemli bir kazanımdır. Çünkü muhtar demek millet demektir, sandık yani demokrasi demektir. Muhtarlar aynı zamanda demokrasi binamızın temel yapı taşlarındandır." dedi.

Şişli'deki bir otelde düzenlenen İstanbul Muhtarlar Buluşması'nda konuşan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, tüm muhtarların 19 Ekim Muhtarlar Günü'nü tebrik etti.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, İstanbul ile 81 vilayetteki muhtarların tamamına samimi hizmetleri için teşekkür ettiğini, selam ve sevgilerini gönderdiğini belirterek, ebediyete intikal eden muhtarları rahmetle yad ettiğini söyledi.

31 Mart Yerel Seçimleri'nde belediyelerle muhtarlıklarda da değişimler yaşandığını anımsatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Muhtarlarımızın bazısı tekrar güven tazelerken, bir kısmı da bayrağı yeni kardeşlerimize devretti. Türk demokrasisinin gücünü, olgunluğunu ve kapsayıcılığını son seçimlerde bir kez daha görmüş olduk. Görevi devreden muhtar kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, yeni seçilen kardeşlerime de Mevla'dan üstün başarılar diliyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, mahalle ve köylerine hizmet mücadelelerinde muhtarların yanında olmayı sürdüreceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Aziz milletimizin teveccühüyle 10 yıl önce cumhurbaşkanı olarak seçildiğimizde Türk demokrasisini tanıştırdığımız yeniliklerden biri muhtarlar toplantısıydı. 2015 yılında ilkini gerçekleştirdiğimiz muhtarlar toplantımızda devletin zirvesiyle yerel demokrasinin sembolü olan muhtarlarımızı 53 defa bir araya getirdik. Milletin evi olarak tarif ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi aynı zamanda muhtarlarımızın da evi haline dönüştü. Türkiye'nin dört bir yanından 40 binden fazla muhtarımızla bir araya geldik. İstişare ettik, ülkenin ve milletin meselelerine ortak akılla çözüm yolları aradık. Muhtar kardeşlerimle sadece aramızdaki gönül köprülerini değil, milletimizin birlik ve beraberliğini de sağlamlaştırdık."

Son toplantıda Cumhuriyetin 100. yaşını temsilen 81 ilden 2023 muhtarla bir araya geldiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bugün İstanbul'da 39 ilçeden 950 muhtarla bir araya gelmenin bahtiyarlığını yaşadıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, toplantıya gelen her muhtara şükranlarını sunduğunu, bu toplantıya vesile olan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve ekibini tebrik ettiğini kaydetti.

"Kamu kurumlarının kapıları sizlere tüm Türkiye'de açıldı"

Muhtarlarla yaptığı toplantıların, ülkenin en köklü kurumlarından olan muhtarlık kurumuna yönelik bakış açısını değiştirdiğini, özellikle bürokrasi, siyaset ve yerel yönetimlerde farklı bir hava estirdiğini çok iyi bildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz devletin zirvesinin kapılarını muhtarlarımıza açtıkça bu hava dalga dalga illere, ilçelere, beldelere kadar yayıldı. Kamu kurumlarının kapıları sizlere tüm Türkiye'de açıldı. Sizinle yakın muhabbetimizin elbette başka sonuçları da oldu. Daha önce 'muhtar' deyince burun kıvıranlar, toplantılarımız sayesinde geç de olsa, mecburiyetten ve mahcubiyetten dolayı da olsa yaptığınız işlerin gerçek değerini anlamaya başladı. İşin samimiyeti bir tarafa bizim için aslolan sonuçtur. Elitist zihniyetin muhtarlarımızda vücut bulan halk iradesi karşısında diz çökmesi hiç kuşkusuz önemli bir kazanımdır. Çünkü muhtar demek millet demektir, sandık yani demokrasi demektir. Muhtarlar aynı zamanda demokrasi binamızın temel yapı taşlarındandır."

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Hangi konumda olursa olsun, makamının gücünü kullanarak hiç kimse benim muhtar kardeşlerimi ezemez, hor ve hakir göremez." dedi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, muhtarların yerel düzeyde vatandaşın gündelik hayatına dokunan mesaileriyle, toplumda huzurun, barışın, sosyal dayanışmanın, milli birlik ve bütünlüğün teminatı olduklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Burada şunu da söylemek istiyorum; ülkemizde birileri halen anlamasa da milletin teveccühüne mazhar olmak, dünyada ulaşılabilecek en şerefli payelerden biridir. İster muhtar, ister meclis üyesi, ister belediye başkanı, ister milletvekili, isterse Türkiye Cumhurbaşkanı olsun bu durum değişmez. Demokrasinin halka dönük yüzü muhtarla başlar, devletin başı olan reisicumhurla sona erer." diye konuştu.

"Kimse benim muhtar kardeşlerimi ezemez, hor ve hakir göremez"

Muhtarların bu yönleriyle demokrasinin de nüvesini teşkil ettiğini belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vatandaşın tercihiyle göreve gelenler ne kadar hürmete layıksa, halkın oyuyla seçilmiş olan siz muhtarlarımız da aynı saygıyı hak ediyorsunuz. Bizim sizinle yakın diyaloğumuzu eleştirenlerin anlayamadığı işte budur. Onlar seçilmenin, halktan oy almanın, milletin emanetini taşımanın ve bu aziz millete hizmet etmenin ne manaya geldiğini idrak edemiyor. Biz ise bunun önemini, zorluğunu ve değerini çok çok iyi biliyoruz. Bunun için de muhtarlarımızın ve muhtarlık kurumunun üzerine titriyoruz. Şu hususun da altını çizmek durumundayım; bulunduğu yere atamayla gelen tüm kamu görevlileri, devletin imkanlarını millet için, millete hizmet için kullanmakla mesul ve mükelleftir. Dolayısıyla hangi konumda olursa olsun makamının gücünü kullanarak hiç kimse benim muhtar kardeşlerimi ezemez, hor ve hakir göremez."

"Eski Türkiye'nin tekrar hortlatılmasına izin veremeyiz"

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Köyünün ve mahallesinin sorunlarına çözüm arayışında yerel yönetimler de dahil bütün kurumların kapısı muhtarlara açıktır ve öyle olmalıdır. Ne dediler benim için? 'Muhtar bile olamaz.' Bu manşetleri attılar. E ne oldu? Eski Türkiye'nin tekrar hortlatılmasına izin veremeyiz. Bakınız bu fakir, eski Türkiye'yi iliklerine kadar yaşamış, adaletsizliği, hukuksuzluğu, ayrımcılığı bizzat tecrübe etmiş bir kardeşinizdir." ifadelerini kullandı.

Yarım asrı geçen siyaset yolculuğunda pek çok zorluklarla karşılaştığının altını çizen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, halkın seçtiklerine tepeden bakan bürokratik oligarşiyi gördüğünü söyledi.

Elitist, seçkinci, halka rağmen halkçılık yapan jakoben zihniyeti de gördüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle devam etti:

"Millete hizmetkarlık yerine efendilik taslayanların ülkemize nasıl büyük zararlar verdiğini gördüm. İdareimaslahatçılığın, nemelazımcılığın, aman konforum bozulmasın, aman başım ağrımasın, bu yaklaşımların kalkınma ve refah hamlelerimizi nasıl tökezlettiğini gördüm. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, milletvekili, başbakan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin halk oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak, siyasi hayatım boyunca Türkiye'yi ve Türk demokrasisini paçasından aşağı çeken bütün bu marazlarla mücadele ettim. Şairin ifadesiyle söyleyecek olursak, 'Nar-ı beyza ateş, çekiç, su ile döve döve pusat etti dert bizi. Kıvılcımdan güller açtı bu çile namert bilmez, bilir gardaş mert bizi.' Evet biz de önümüze çıkan engellere aldırmadan, baskılar ve yasaklar karşısında geri adım atmadan çalıştık, ter döktük."

"Muhtarlarımızın güçlendirilmesi adına sayısız adım attık"

"Aşkınan koşan yorulmaz." diyerek, tüm Türkiye'ye hizmet etmenin peşinden koştuğunu dile getiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Bundan sonra da mücadelemizi sizlerle birlikte kararlılıkla devam ettireceğiz. Savrulmadan ve sarsılmadan Türkiye'yi bugüne kadar olduğu gibi yine demokrasiyle, kardeşlikle, adaletle ve özgürlükler temelinde büyüteceğiz. İnanıyorum ki bunu da siz muhtar kardeşlerimin desteğiyle yapacağız." dedi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ülkenin kalkınma hamlelerinden diğer tüm kesimler gibi muhtarların da hak ettikleri payı aldıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son 22 yılda muhtarlarımızın güçlendirilmesi adına sayısız adım attık. İçişleri Bakanlığımız bünyesinde bir Muhtarlar Daire Başkanlığı kurduk. Büyükşehir belediyelerinde Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlıkları, diğer belediyelerde de Muhtarlık İşleri Müdürlükleri ihdas ettik. 19 Ekim'i tüm Türkiye'de 'Muhtarlar Günü' olarak biz ilan ettik. Muhtarlarımızın maaşlarını, sigorta primlerini ve diğer özlük haklarını yaptıkları görevin seviyesine uygun hale getirdik. 2002 yılında muhtar aylığı neydi, 97 liraydı. Bugün ne oldu, 20 bin 285 lira oldu. Nereden nereye?"

"100 muhtar hizmet binasının yapımını tamamladık"

Muhtarların ödemekle yükümlü oldukları 8 bin 233 liralık Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini şimdi devletin karşıladığını aktaran Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "En az bir dönem muhtarlık yapan kardeşlerimizi bugün 55 bin lirayı bulan silah ruhsatı harcından muaf tutuyoruz. 30 büyük şehirde yöreye özgü 100 muhtar hizmet binasının yapımını tamamladık. 51 ilimizde 2024 yılı için planladığımız 179 hizmet binasından 98'i hizmete girdi. Kalan 81 tanesinin inşaatı ise hızla devam ediyor. 2 sene önce hizmete açtığımız Ankara Muhtar Evi ile Ankara'yı ziyaretlerinde muhtarlarımızın üzerinden büyük bir yükü aldık." diye konuştu.

Kadın muhtarların görev yaptığı yerlerdeki hizmet binalarının güvenlik kamerası ihtiyaçlarını da talepleri doğrultusunda karşıladıklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Başlattığımız Muhtar Bilgi Sistemi sayesinde ihtiyaçlarınızı daha hızlı bir şekilde karşılama yanında, merkezdeki birimlerimizle bağınızı güçlendirdik. Adrese Dayalı Kayıt Sistemi'ni muhtarlarımızın kullanımına açtık. Türkiye Muhtarlar Konfederasyonunun kamu yararına çalışan derneklerden sayılmasını sağladık." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan protokol doğrultusunda Muhtar Akademisi projesini devreye aldıklarını anımsatarak, akademide eğitim gören 813 muhtarı temsilen sertifika alan 41 muhtarı da tebrik etti.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, tüm bu imkanların yanı sıra turizmden kültüre ve enerjiye kadar geniş bir yelpazede muhtarların yanında olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin'de ve Lübnan'da göremedik, göremiyoruz. Sustular, sindiler, korktular. İsrail'i desteklemek uğruna savunageldikleri tüm değerleri ayaklarının altında ezdiler." dedi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, muhtarlara yeni haklar tanıdıkları ifade ederek, gelecek dönemde Türkiye ekonomisi büyüdükçe ve ülkenin imkanları genişledikçe bu hizmetleri çok daha ileri taşıyacaklarını söyledi.

Muhtarların da bölgedeki gelişmeleri kendileriyle birlikte yakından takip ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Suriye'de 13 yıl önce başlayan ve 1 milyon insanın hayatına mal olan ihtilafa henüz çözüm bulunmadığını, Ukrayna-Rusya arasındaki kanlı savaşın şubat ayında 4. yılına ulaşacağını aktardı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bir diğer komşu Irak'ın halen terör belasıyla mücadele ettiğine, birçok Avrupa ülkesinde Müslüman ve yabancı düşmanı ırkçı partilerin ya tek başlarına iktidara yürüdüğüne ya da iktidar ortağı olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Son bir yıldır Gazze'de süren, geçen ay Lübnan'a sıçrayan katliamları anlatmakla artık kelimeler çaresiz kalıyor. Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masum insan tüm dünyanın gözleri önünde katledildi. 100 bini aşkın yaralı var. Gazze'de yaklaşık 2 milyon, Lübnan'da 1 milyondan fazla insan evini, barkını, yıllardır yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakıldı. Netanyahu denilen gözü dönmüş bir caninin elinde Amerika'sı, Avrupa'sı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adeta oyuncak olmuş durumda. 20 bin çocuk öldü. Bir tanesi çıkıp 'bu alçaklıktır' diyemedi. On binlerce kadın öldü, kadın hakları kuruluşlarının gıkı dahi çıkmadı. 175 gazeteci öldü, uluslararası medyanın umurunda dahi olmadı. Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin'de ve Lübnan'da göremedik, göremiyoruz. Sustular, sindiler, korktular. İsrail'i desteklemek uğruna savunageldikleri tüm değerleri ayaklarının altında ezdiler. İsrail'in sırtını sıvazlamak, işlediği kalleşçe siyasi cinayetler sonrasında İsrail hükümetini alkışlamak dışında hiçbir şey yapmadılar. Şunu akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor."

"50 bin masumun katlinin sorumlusu, elbette İsrail'in hukuk tanımaz işgal güçleridir. Ama son bir İsrail hükümetine koşulsuz destek verenler, silah ve mühimmat gönderenler de bu katliama alenen ortaktırlar." diyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Gazzeli, Batı Şerialı ve Lübnanlı çocukların ahının Siyonistler kadar onlara kol kanat gerenlerin de peşini bırakmayacağını söyledi.

"Zulmü alkışlamadık, zalime asla boyun eğmedik"

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bu gerçeği tüm dünyada korkusuzca haykıran tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayarak, "Merhum Mehmet Akif'in mısralarında anlamını bulan o yüce ruha sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz. Bu asil milletin şerefli bir evladı ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim: Zulmü alkışlamadık, zalime asla boyun eğmedik. Birilerinin keyfi için kardeşlerimize sırtımızı dönmedik. Hakkı tutup kaldırmak için İslam aleminde ve tüm dünyada öne atılan daima biz olduk. Filistin halkına, Gazzeli çocuklara canları pahasına topraklarını savunan Filistinlilere insanlık ve kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye çalıştık." diye konuştu.

Türkiye olarak "zalimin hasmı, mazlumun da hamisi" olduklarını herkesin bilmesini isteyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, soykırım şebekesine karşı yürüttükleri haysiyet ve özgürlük mücadelesinde Filistin halkının tüm imkanlarıyla yanında olduklarını kaydetti.

Sadece örnek mücadeleleriyle değil şehadetleriyle de destanlaşan Filistin direnişinin tüm önderlerini, tüm mensuplarını, Gazze topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan tüm kahramanları bugün bir kez daha tazimle selamladığını ifade eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Filistin'in seçilmiş, son başbakanı İsmail Heniyye kardeşimden sonra geçtiğimiz günlerde şehit düşen Hamas Lideri Yahya Sinvar'a da Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbimizin şu müjdesine tüm kalbimizle inanıyoruz: 'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırırlar.' Allah katında mertebelerin en yükseğine erişmiş Filistin'in tüm şehitlerini, tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum." ifadelerine yer verdi.

"Bizim temel politikamız ülkemizin bekasını korumak"

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bölgenin günden güne yangın yerine döndüğü, jeopolitiğin kendilerini dört bir yandan sıkıştırdığı bu kırılma anında, Türkiye'yi tarihin doğru tarafında tutmanın gayretinde olduklarını dile getirerek, şunları belirtti:

"Bir defa şunu çok net söylemek istiyorum: Bizim temel politikamız ülkemizin bekasını korumak, 85 milyonun huzur, esenlik ve güvenliğini en üst düzeyde temin etmektir. Vatanımıza kasteden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayız. Ne 782 bin kilometrekare vatan toprakları üzerinde ne de Misak-ı Milli coğrafyası üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyiz. Bakınız, biz İsrail yayılmacılığına dikkati çektikçe önlerine konulan onca delile rağmen ana muhalefetin başını çektiği kimi çevreler bizi olayları abartmakla itham ediyor. Siyonizm tehlikesini her dile getirdiğimizde İsrailli yöneticilerin gösterdiği haritalara bakmak yerine bunun iç politikayla ilgili olduğunu söylemekten utanmıyorlar. İsrail'den daha fazla İsrailcilik yapan, İsrailli yetkililer susarken onlar adına konuşan, onlar adına canhıraş bir şekilde İsrail'i savunan tabiri caizse mankurtlaşmış bir zihniyetle karşı karşıyayız. Oysa bizim siyaset tarzımızda mesele Türkiye olunca, mesele Türkiye'nin menfaatleri olunca iç politika, dış politika diye bir ayrım söz konusu değildir. Muhalefetin gevşekliği, rahatlığı, umursamazlığı bizi alakadar etmez. Onlar affınıza sığınarak söylüyorum rakı masalarında geyik muhabbeti çevirirken, biz bölgemizdeki ateşi söndürmenin mücadelesini veriyoruz. Onlar belediyeleri arpalığa dönüştürmenin kavgasına tutuşmuşken biz bölgemizdeki tehlikelerden ülkemizi nasıl uzakta tutarız, bunun hesabını yapıyoruz."

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Bekamızı sağlamak için yalnız savunma sanayimizi değil, milletimiz ve millet bağımızı daha da güçlendirmenin çabasındayız. 22 yıl boyunca ortaya koyduğumuz irade gayet açıktır. Biz hiçbir zaman farklı etnik kimlikleri, inançları, siyasi görüşleri, kültürel aidiyetleri çatışma veya ayrılık unsuru olarak görmedik." değerlendirmesini yaptı.

85 milyonun tamamını Türk milletinin ayrılmaz parçası olarak gördüklerinin vurgulayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, her fırsatta tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet dediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bu topraklarda bir arada, barış içinde, kardeşçe yaşama iradelerinin ve milli mutabakatın timsali olan İstiklal Marşı'nın etrafında 85 milyonu buluşturmak, milletin tüm fertlerini aynı ortak idealler etrafında kenetlendirmek için 22 yıldır mücadele halinde olduklarını kaydetti.

"Mesele Türkiye'nin aydınlık geleceği için bir fener olabilmektir"

Bugün de ayrılıkları değil, müşterekleri büyütmek istediklerini söyleyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tüm siyasi partilerimizi kutuplaştırmayı körüklemek yerine, kardeşlik seferberliğimize katkı sunmaya davet ediyoruz. Hep söylüyorum. Mesele karanlığa yumruk sallamak değil, Türkiye'nin aydınlık geleceği için bir fener olabilmektir. Ülkemizin sorunları, sıkıntıları ve bunlara dair çözüm önerileri noktasında hepimiz aynı düşünmek zorunda değiliz ama meseleleri konuşmak için aynı zeminde buluşmak durumundayız. Sadece istemezük diyerek, sadece eleştirerek bir yere varılamayacağını herkesin görmesi gerektiğine inanıyoruz. Kuru hamaset yapmanın da öfke diline sarılmanın da doğmamış çocuğa don biçmenin de muhalefet dahil kimseye bir faydası dokunmaz. İç cephemizin güçlendirilmesine dönük attığımız adımlarda muhalefet de bizim kadar, Cumhur İttifakı kadar istekli olmalı, takoz koymak yerine bu çabalara samimiyetle sahip çıkmalı ve yapıcı katkıda bulunmalıdır."

Muhtarlardan "Türkiye Yüzyılı"nın inşası için yürüttükleri mücadeleye güçlü destek vermelerini beklediğini dile getiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 19 Ekim Muhtarlar Günü'nün hayırlı olmasını diledi.

join us icon
SEN DE ARAMIZA KATIL Gücümüze Güç Katalım.