Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 19. MÜSİAD EXPO programında konuştu
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu 19. MÜSİAD EXPO 2022 Ticaret Fuarı'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu 19. MÜSİAD EXPO 2022 Ticaret Fuarı'nda, katılımcıları selamlarken fuarın ülke, iş dünyası ve katılımcılar için hayırlara vesile olmasını diledi.
İki yılda bir düzenlenen MÜSİAD EXPO'da bu yıl 24 sektörden 500'ün üzerinde firmanın ürün ve hizmetlerinin sergilendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın 125 ülkesinden 100 bini aşkın ziyaretçi ağırlayan ve 5 milyar dolarlık ticaret hacmini hedefleyen fuarın başarılı geçmesini temenni etti.
Fuar kapsamında bu yıl ilk kez D-8 Büyükelçileri Zirvesi'nin gerçekleştirildiğine vurgu yapan Erdoğan, gerek iştirakçiler gerek sergilenen ürünler gerekse etkinlikler bakımından oldukça zengin içeriğe sahip fuarın hedeflerine ulaşacağına inandığını söyledi.
"MİLYONLARCA İNSANIN ÇEKTİĞİ SIKINTILAR GÖZ ARDI EDİLMEKTEDİR"
Dünyanın son 3 yıldır küresel salgınla başlayan, ardından sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle devam eden sancılı bir süreçten geçtiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde alınan sert tedbirlerin tedarik zincirleriyle uluslararası ticaretin işleyişinde yol açtığı tahribatın etkilerinin halen hissedildiğini ifade etti. Gelişmiş ülkeler dahil pek çok ülke ekonomisinin son 50-60 yılın en yüksek enflasyon rakamlarıyla baş etmeye çalıştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa aşırı artan enerji, gıda ve ham madde fiyatlarının ekonomiler üzerindeki baskısını bir müddet daha sürdüreceğinin anlaşıldığını dile getirdi.
Gıda ve enerji kriziyle birlikte sosyal refah kayıplarını da derinleştiren bu yeni gerçeklik karşısında çoğu ülkenin yalpaladığını ve çaresiz kaldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Krizi herkes çeşitli derecelerde hissetse de yıkıcı sonuçlarını en ağır şekilde yaşayanlar Afrika ve Asya'daki kırılgan devletlerdir. Krizin ekonomik yönü konuşulurken ne yazık ki milyonlarca insanın çektiği sıkıntılar göz ardı edilmektedir. Sahra Afrikası'ndaki kardeşlerimizin zaten çok kötü olan durumları artık katlanılamaz bir hal almıştır. Somali başta olmak üzere Afrika'da bir lokma ekmeğe, bir tas suya ulaşamadığı için can veren her çocuğun, her masumun acısı yüreklerimizi dağlıyor, vicdanlarımızı kanatıyor." ifadesini kullandı.
"BATILI ÜLKELERİN VAHİM TABLO KARŞISINDAKİ KAYITSIZLIĞI UTANÇ VERİCİ"
Milyonlarca insanı ölümün eşiğine getiren bu trajedilerin sona erdirilmesi noktasında kayda değer hiçbir çaba gösterilmediğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Uluslararası toplumun salgın döneminde ortaya çıkan trajedilerden gereken dersleri çıkarmadığına üzülerek şahit oluyoruz. Özellikle ağızlarını her açtıklarında dünyanın geri kalanına, insan hakları ve özgürlük dersi veren Batılı kurumların ve ülkelerin bu vahim tablo karşısındaki kayıtsızlığı utanç vericidir. Nitekim dün akşam Sayın Antonio Guterres ile yaptığım konuşmada da dedim ki 'G20'de bunu gündeme getirelim ve G20 Zirvesi'nde de özellikle dünyada neler yapacağız, Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşla birlikte özellikle biz gelişmiş ülkelere mi bu tahıllı gübreyi göndereceğiz yoksa az gelişmiş, fakir, garip gureba ülkelere mi göndereceğiz bunun için orada bir adım atalım.' Kesinlikle az gelişmiş, fakir fukara ülkelere bu desteği verelim. Zira Sayın Putin dün evvelsi günkü görüşmemde bana şunu söyledi: 'Biz dedi ücretsiz olarak bu tahılı bu ülkelere, Cibuti, Somali, Sudan buralara gönderelim.' Hemfikir olduk ve bunu da dedik G20'de geniş çaplı görüşelim. Mutabık kaldık. Atmamız gereken adım bu. Yapmamız gereken de bu. İnşallah bu ayın 13-14'ünde Bali'de bir araya geleceğiz ve orada da bu görüşmeleri yapacağız."
Avrupa'yı "bahçe", dünyanın geri kalanını ise "vahşi otlar" olarak tanımlayan zihniyetin bu şekilde davranmasına şaşırmadığını ancak kabul de etmediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar için medeniyet sadece Batı'yı, insan sadece beyaz adamı, hak ve özgürlükler de sadece Avrupalı bireyleri ifade etmektedir. Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalılar ise ancak ucuz iş gücüyle altınıyla petrolüyle ve diğer tüm doğal kaynaklarıyla bunlara hizmet ettiği ölçüde değerlidir. Şayet böyle bir durum yoksa bu insanlar görkemli Avrupa bahçesini istila eden birer ayrık otundan ibarettir. İnsanı diline, ten rengine, kökenine, ülkesine göre ayıran bu çarpık bakış açısının dünyamızı nasıl bir felakete sürüklediğini yakın geçmişteki acı tecrübelerden gayet iyi biliyoruz. Sömürgeciliği yeni yol ve yöntemlerle devam ettirenlerin krizler karşısında vicdani tavır takınmasını da beklemiyoruz. Bizi asıl üzen, İslam dünyasındaki kardeşlerimizin, en azından bir kısmının mazlum ve mağdurların çığlıklarına sağır kesilmesidir. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi bu hususta da farkını ortaya koymaktadır ve koyacaktır."
Amaçlarının Türkiye'yi yatırım, istihdam, ihracat, üretim ve cari fazla yoluyla büyüterek küresel ticaret ve finansman sisteminin sadece belirli odaklara hizmet eden cenderesinden kurtarmak olduğunu dile getiren Erdoğan, bu doğrultuda yürütülen zorlu mücadelenin meyvelerini toplamaya başladıklarını kaydetti.
Erdoğan, yaşanan her küresel krizin Türkiye'nin bu tercihinin ne kadar doğru olduğunu teyit ettiğini vurguladı.
Bu başarının lokomotifinin iş insanları, girişimciler, sanayiciler, ihracatçılar ve bilhassa iş dünyasının yeni ürünler geliştirme ve yeni pazarlar bulma konusunda sergilediği başarının takdire şayan olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin küresel düzeyde en yaygın teşkilatlanma ağına ve faaliyet çeşitliliğine sahip iş kuruluşu MÜSİAD'ın bu doğrultuda gösterdiği gayretin ve yaptığı katkının yakın şahidi olduklarını söyledi.
Son dönemde küresel krizi fırsata dönüştürme hususunda kat edilen mesafeyi, ihracat ve istihdam rakamlarında gördüklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bununla birlikte enerji ve emtia fiyatlarındaki dalgalanmaların üzerine gelişmiş ülkelerde giderek yayılan resesyonun eklenmesi işimizi güçleştiriyor. Bilhassa petrol, doğal gaz, nükleer güç hatta kömür gibi kendine yeterli enerji kaynaklarına sahip ülkeler, küresel düzeydeki fiyat artışlarından sınırlı seviyede etkilendikleri için avantajlı duruma geçiyorlar. Resesyonla birlikte daralan pazarın daha çok bizim yoğun olarak ihracat yaptığımız bölgelerde olmasının, ihracatçılarımızı zorlamaya başladığı anlaşılıyor. Kimi alanlarda bunun emarelerini görüyoruz. Ancak bizim asıl maharetimiz, böyle dönemlerde kendimize yeni çıkış yolları bulmamız değil mi? Öyleyse şikayet etmeyeceğiz. Hep birlikte çözüm yollarına bakacağız."
"BİZİM PAZARIMIZ KOLAY KOLAY BİTMEZ, KÜÇÜLMEZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, orta ve yüksek teknolojiye, yüksek katma değere dayalı ürünlerin üretimi ve ihracatı konusunda yoğun gayret göstermekle birlikte sanayinin ana omurgasını hala temel ihtiyaç maddelerinin oluşturduğuna dikkati çekti.
İnsanlar yemekten, giyinmekten, günlük hayatları için gerekli temel ürünleri almaktan vazgeçmeyeceği için Türkiye'nin pazarının kolay kolay bitmeyeceğini ve küçülmeyeceğini belirterek, şöyle konuştu:
"Herhangi bir yerde enerji gibi elimizde olmayan girdi artışlarına dayalı rekabet sebebiyle kaybettiğimiz avantajı, bir başka yerde hızla telafi etme imkanına sahip olduğumuzu düşünüyorum. Tabii bunu söylerken enerji konusundaki çözüm arayışlarımızı da kesintisiz sürdürdüğümüzün altını bilhassa çizmek istiyorum. Hidroelektrik kaynaklarımızı sonuna kadar değerlendirirken güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynakların yaygınlaşmasını da teşvik ediyoruz. Sürekli ve sürdürülebilir enerji için yenilenebilir enerjiye dayalı üretimde oluşan dalgalanmaları dengeleyecek diğer araçları da hızla ülkemize kazandırıyoruz. Unutmayın, artık Türkiye inşallah doğal gazda bir 'hup' olacak ve Rusya doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevki konusunda Sayın Putin'in herhalde açıklamalarını dinlediniz, duydunuz. Bu çalışmayı dayanışma içerisinde sürdüreceğiz. Ayrıca Karadeniz'de bulduğumuz doğalgazı sisteme verdiğimizde, konutların ihtiyacını karşılama yanında elektrik üretiminde de rahatlama sağlayacağız."
"ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ÜÇÜNCÜ ETAPLA İLGİLİ ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜYOR"
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin üniteleri etap etap devreye girdikçe bu sıkıntıyı tamamen çözeceklerini, ardından Sinop'un nükleer enerji noktasında ikinci etap olacağını belirten Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın üçüncü etapla ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
Bu süreçte sanayicilerin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak enerji üretimine yönelik yatırımlara ağırlık vermeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Enerji Bakanlığımızın ve diğer ilgili kurumlarımızın bu doğrultuda yürüttükleri çalışmalarda herhangi bir eksiklik, aksaklık tespit edersek hemen çözüm yoluna gidiyoruz. Finansmana erişim meselesinde de iş insanlarımızın yanındayız. Sürekli birinci derecede kamu bankalarımızın bu konudaki desteklerini arttırmaları uyarısında bulunuyorum, bulundum. Geçmişte bu konuda sağladığımız imkanların istismarından kaynaklanan sonuçların bedelini hep birlikte ödedik, ödüyoruz.
Ekonominin dengelerinde, benzer savrulmalara yol açmayacak şekilde iş dünyamızın finansman talebini karşılayacak mekanizmaları oluşturmanın hazırlıkları içindeyiz. Öncelikle küçük ve orta ölçekli işletmelerden başlayarak sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın hepsine hitap edecek finansman araçlarını sizlerin hizmetine sunacağız. Böylece 20 yıldır hep yaptığımız gibi omuz omuza, gönül gönüle vererek ülkemiz ekonomisini dünyada hak ettiği seviyeye çıkartacak mücadeleyi hep beraber hedeflerine ulaştıracağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD 19. EXPO Fuarı'nın hayırlara vesile olmasını dileyerek sözlerini tamamladı.
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı ile İTO Başkanı Şekib Avdagiç'in de konuşma yaptığı programda, Hz. Ali Camisi Müezzini Bekir Köse Kur'an-ı Kerim okudu.
Programda ayrıca fuarın tanıtım videosu ile TOGG videosu izlettirildi. MÜSİAD Başkanı Asmalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a günün anısına hediye takdim etti.