Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Partimizin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, 14 Mayıs 1950'den sonra 14 Mayıs 2023'te, Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk asrını tamamlarken bir kez daha demokrasisinin gücünü tüm dünyaya gösterdiğini belirtti.
Bu seçimlerde milli iradenin üstünlüğü anlayışından taviz vermeden mücadelelerini yürüttüklerinde vesayetin de darbelerin de iç ve dış kumpasların da üstesinden gelebileceklerini ispatladıklarını ifade eden Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nın bu süreçte sergilediği sağlam ve ilkeli duruş, tarihe altın harflerle nakşolunmuştur." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı'ndaki tüm ortaklarına teşekkür eden Erdoğan, "İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını, Cumhur İttifakı olarak beraberce yazacak ve gelecek nesillere armağan edeceğiz. Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali ve istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese, Cumhur İttifakı'nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası şartıyla, açık olduğunu belirtmek isterim." dedi.
"Gazi Meclisimize hürmetsizlik ediyorlar"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, AK Parti'nin, kuruluşundan bugüne girdiği her seçimde olduğu gibi, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde de oylarıyla, dualarıyla, destekleriyle yanlarında olan milletin tüm fertlerine, dünyanın dört bir yanındaki tüm kardeşlerine teşekkür etti.
Özellikle deprem bölgesindeki vatandaşların, sırf sandıktaki tercihlerinden dolayı maruz kaldıkları alçakça hakaretler karşısında sergilediği vakur tavrı asla unutmayacaklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendilerinden başka kimseye tahammülü olmayan faşist zihniyet, bu son hezeyanının bedelini mayıs seçimlerinde olduğu gibi, inşallah 2024 mart mahalli idareler seçimlerinde de ödeyecektir. Anadolu insanının ferasetinden ve basiretinden nasibini almamış olanlar, suçu kendilerinde aramak yerine hala millete yüklemeye kalkıyor. Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine, milli iradenin temsilcisi olan Gazi Meclisimize hürmetsizlik ediyorlar. Tercihini ülkesinin ve kendinin geleceği için en doğrusundan yana yapma iradesini gösteren milletin asil evlatlarını aşağılayarak, tahkir ve tahrik ederek iktidara geleceğini sananlar, bir kez daha hüsrana uğramıştır. Kimse, hiçbir partiye ve adaya 'tıpış tıpış oy vermek' mecburiyetinde olmadığını göstermiştir."
"Adamlar bilirim dolduramamış/Dolduramayacak koltuğunu..."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, millete saygısı olmayanın kendisinin de saygıyı hak etmediğini belirterek, bu konuda Arif Nihat Asya'nın "Adamlar bilirim sönük/Adamlar bilirim çürük/Adamlar bilirim rozetleri/Yüreklerinden büyük. Adamlar bilirim anlamamış/Anlamayacak ne olduğunu/Adamlar bilirim dolduramamış/Dolduramayacak koltuğunu. Sabahlar bilirim, öğlenler/İkindiler, akşamlar bilirim/Ve günlerin gecelerin/Dışında yaşayan adamlar bilirim." dizelerini aktardı.
Sadece günlerin ve gecelerin değil, ülkeye ve millete dair ne varsa her türlü derdin, tasanın, çilenin, gayretin dışında yaşayan adamlar bildiklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seçimden sonra olup bitenleri, verilen koltuk kavgalarını, yapılan kirli pazarlıkları hep birlikte görüyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin diyoruz. Hep söylediğimiz gibi biz beşeri planda milletin gücünden daha büyük güç görmedik, tanımadık, bilmiyoruz. AK Parti'nin 3 Kasım 2002'den 14 ve 28 Mayıs 2023'e kadar girdiği her seçimde bu hakikati bizzat yaşadık. Aynı şekilde vesayetle ve terörle mücadelemizden 15 Temmuz şanlı direnişimize kadar maruz kaldığımız her saldırıda bu hakikati tecrübe ettik."
"Bu bağı ne kadar kuvvetli tutarsak, sandıkta o derece yenilmez oluruz"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, AK Parti'nin gücü, milletle olan gönül bağının gücü kadar olduğuna dikkati çekerek, "Bu bağı ne kadar kuvvetli tutarsak, sandıkta o derece yenilmez oluruz. Bu bağı zayıflattığımızda ise kendi elimizle kendi hazin akıbetimizi hazırlamış oluruz." diye konuştu.
AK Parti Genel Merkezi, kadın ve gençlik kolları, milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe teşkilatları, üyeleriyle bu gerçeği bir an bile akıllarından çıkarmadan çalışmalarını yürüteceklerini ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aksi takdirde, yolunu şaşırıp bizden uzağa düşenlere ve onların sığındığı tek parti faşizminin temsilcisi olan partiye benzeriz. Allah sadece bizi değil, herkesi böyle bir kabusun içine düşmekten korusun. Kimseye yar olmamış bu gök kubbede bırakacağımız hoş sedalar ne kadar çok olursa, gelecek nesillerden o derece samimi hayır dua alacağımıza inanıyorum. Sizlerden de çalışmalarınızı bu anlayışla yürütmenizi istiyorum. Önümüzdeki dönemde Türkiye Yüzyılı'nın inşasına vereceğiniz katkılar için şimdiden sizlere teşekkür ediyorum."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, geçen hafta demokrasi şöleni havası içinde gerçekleştirdikleri AK Parti 4'üncü Olağanüstü Büyük Kongresi'nde Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna (MKYK), Merkez Disiplin Kuruluna, Parti İçi Demokrasi Hakem Kuruluna, Siyasi Erdem ve Etik Kuruluna seçilenleri tebrik etti.
MKYK'de, Genel Merkezde halen görev üstlenenler dışında milletvekillerine yer vermediklerine dikkati çeken Erdoğan, hem illerindeki yoğun çalışmaları hem Meclis faaliyetleri sebebiyle zaten ağır bir yük altında olan milletvekillerine, seçimlerde ilave görevlendirmeler de yaptıklarını belirtti.
Milletvekillerine seslenen Erdoğan, "Sizler, milletin temsilcisi ve AK Parti Milletvekili konumunuzla, Genel Merkezimizin tüm faaliyetlerinin tabii bir parçası olarak, sıfatların en yücesine sahipsiz." diye konuştu.
MKYK'yi daha geniş bir yelpazeye yayarak, Genel Merkezin temsil alanını genişletme ve ülkenin tamamında daha etkin çalışmalar yürütmesine imkan sağlama düşüncesiyle hareket ettiklerini anlatan Erdoğan, 2024 seçimlerine bu MKYK ve MYK ile hazırlanacaklarını, vakti geldiğinde yapacakları olağan kongrede ise Genel Merkez yönetimini, performans ve temsil odaklı bir anlayışla tekrar gözden geçireceklerini dile getirdi.
Bu süreçteki en önemli kriterlerinin, gelecek yıl mart ayında yapılacak belediye başkanlığı seçiminde elde edilecek sonuçlar olacağını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Mevcut belediyelerimizi daha güçlü bir şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yeni şehirlerle milletimizi 'gerçek belediyecilikle' tanıştırana kadar bize durmak, duraksamak yoktur. Sizlerin, mayıs seçimlerinin ardından yaz döneminde de köy köy, mahalle mahalle, ilçe ilçe, şehir şehir dolaştığınızı, hem teşkilatımızla, hem vatandaşlarımızla kucaklaştığınızı biliyorum. Sözüne, şikayetine, talebine kulak verdiğimiz, derdine derman olmak için samimi gayret göstererek gönlüne girdiğimiz her vatandaşımız, bizim için bir kazançtır. Bu süreçte bakanlarımız da 81 vilayetimize adeta çıkarma yaptılar, milletvekillerimiz, teşkilatlarımız ve milletimizle istişareler gerçekleştirdiler. Verimini hep birlikte gördüğümüz şehir buluşmalarımızı devam ettireceğiz."
"Koltuklarını, çıkarlarını ve siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, seferberlik ruhuyla koşturarak, 783 bin kilometrekarelik vatan toprağının hiçbir köşesinde ayak basmadık yer bırakmayacaklarını ifade ederek, milletvekillerinin de Meclis çalışmalarından arta kalan günlerini mutlaka seçim bölgelerinde değerlendirmelerinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne siyasette ne kamuoyunda ne şehirlerimizin gündeminde en küçük bir boşluğa meydan vermeyeceğiz. Unutmayınız, bizim bıraktığımız her boşluk, muhalefetin yalanları ve iftiralarıyla doldurulacaktır. Türkiye'ye 21 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırmış, demokrasi ve kalkınma atılımları yaptırmış, çağ atlatmış bir kadro olarak, bize yakışan neyse onu yapacağız. Muhalefet kadrolarının milletten kopuk, daha çok iç mücadeleye dönük, ülkenin sorunlarına ilgisiz, lakayt, üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Sadece, iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı. Bunların gündeminde sadece belediyelerinin asansörlerine kimin bineceği vardı. Bugün de koltuklarını, çıkarlarını ve siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok."
"Sürprizi karşımızdakilere yaşatmak istiyoruz"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, hazirandan bu yana AK Parti ile ana muhalefet partisi CHP'nin yaptığı çalışmalara ilişkin bir video izletti. Daha sonra Erdoğan, şunları kaydetti:
"Üstelik tek parti faşizminin temsilcilerinin bu kifayetsiz muhterislik örnekleri yeni de değildir. Milletin önüne çeyrek asır boyunca hiç sandık koymayan, ilk koyduğunda da 'açık oy gizli tasnif' yöntemini kullanan, milletin tercihiyle başa gelmiş Başbakanı asan, darbelere alkış tutan bir zihniyetten söz ediyoruz. Hatırlayınız; rahmetli Menderes, ülke ve millet için ne yaptıysa, bunlara rağmen yaptı. Rahmetli Özal, tarihe damgasını vuran reformlarını bunlara rağmen gerçekleştirdi. Biz de 21 yıldır sessiz devrimlerimizi, kalkınma atılımlarımızı hep bunlara rağmen hayata geçirdik.
Siyaset, şayet siz üzerinize düşenleri hakkıyla yapmazsanız, daima sürprizlere açık bir alandır. Belediye başkanlığı seçimlerinde bu tür sürprizler yaşadık. Önümüzdeki seçimlerde, her şeyi olması gerektiği şekilde yaparak, sürprizi karşımızdakilere yaşatmak istiyoruz. Bu konuda en büyük görev de sizlere düşüyor. Önümüzdeki süreci, 'önce ülkem, önce memleketim, önce partim' anlayışıyla yürütürsek, hep birlikte kazanırız. 'Önce ben, önce benim çıkarlarım, hesaplarım, önceliklerim' diyenlerin ise karşımızdakilerden farkı kalmaz. Bu konuda her birinize güveniyorum, inanıyorum."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, milletten ülkeyi yönetme vazifesini alırken çok geniş bir alanda sorumluluk üstlendiklerinin bilincinde olduklarını, bunun için sadece iç siyasetin tartışmalarına ve hesaplarına sıkıştıracak her türlü tuzaktan, polemikten, çekişmeden uzak durduklarını belirtti.
Son dönemde vatandaşların canını en çok yakan ve sıkan konunun hayat pahalılığı olduğunu vurgulayan Erdoğan, esasen her ülkenin kendi gerçeklerine göre farklı seviyelerde seyreden enflasyondaki yüksek oranlı artışların, tüm dünyanın sorunu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Türkiye olarak biz de birden fazla faktörün üst üste gelmesiyle, bu sorundan ciddi şekilde muzdarip durumdayız. Ülkemizi büyütme üzerine kurulu temel ekonomik stratejimizden asla taviz vermeden, yeni yol ve yöntemlerle, enflasyonun ve yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelecek bir program uyguluyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bu programın başarısının ancak devlet kurumları yanında üreticisinden toptancısına, perakendecisinden tüketicisine, çalışanından kendi adına alım-satım yapanına kadar tüm kesimleriyle 85 milyonun tamamının fedakarlığı ve kararlılığıyla mümkün olduğunu söyledi.
Türkiye'deki hayat pahalılığının, bilhassa bazı alanlarda, ne enflasyonla ne döviz kuruyla ne de başka bir akılcı sebeple izah edilemeyecek seviyelere ulaştığını kaydeden Erdoğan, "Sadece, belirsizlik ortamını fırsat bilip üç kuruş daha fazla kazanmak uğruna ülkesine bu kötülüğü yapanlar, aslında kendi geleceklerini sabote ettiklerini bilmelidir. Biz, güven ve istikrar iklimini güçlendirdikçe, bu fırsatçıların foyaları daha net bir şekilde dökülmektedir. Milletimden bu fırsatçılara hak ettikleri cevabı, gerektiğinde malını satın almayarak, gerektiğinde hizmetini başka yerlerden temine yönelerek ama her seferinde mutlaka yapılan ahlaksızlığı ifşa ederek vermesini istiyorum. Otomobilden konuta, kiradan gıdaya pek çok alanda yaşanan dengesiz fiyatlamaların önüne ancak bu şekilde geçebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, hükümet olarak, aldıkları tedbirlerin etkilerini yavaş yavaş görmeye başladıklarını; milletin de mücadeleye destek vermesiyle sürecin daha da hızlanacağını bildirdi.
"İnşası tamamlanan konutları hak sahiplerine teslim etmeye başlayacağız"
Emeklilerin yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa hafifletmek için, kasım ayının ortasında ödenecek şekilde, bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye ödemesi yapmayı kararlaştırdıklarını anımsatan Erdoğan, "Hem çalışanlarımızın hem de emeklilerimizin maaşlarında, enflasyon farkı ve refah payını içeren yeni düzenlemeleri yılbaşında ayrıca yapacağız. Emekliklerimizle ilgili aldığımız kararın tekrar hayırlı olmasını diliyorum." diye konuştu.
Deprem bölgesinin ihya ve inşa çalışmalarını da yakından takip ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şehirleri yeniden ayağa kaldırmak için hem rezerv alanlarda hem de yerinde dönüşüm çalışmalarını süratlendirdiklerinin bilgisini verdi.
Geçici barınma alanlarındaki vatandaşları bir an önce sağlam, güvenli, huzurlu evlerine kavuşturmak için devletin tüm imkanlarını seferber ettiklerini söyleyen Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki aylardan itibaren, inşası tamamlanan konutları hak sahiplerine teslim etmeye başlayacağız." dedi.
"Biz bu coğrafyanın ve medeniyetin hancısıyız, yolcusu değil"
Gündemdeki bir başka meselenin de sınırları tehdit eden terör örgütleriyle mücadele olduğunun altını çizen Erdoğan, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyindeki inlerinden Türkiye'ye saldırma hazırlığı yapan, Türkiye'nin bölgedeki unsurlarını taciz eden teröristlere nefes aldırmadıklarını söyledi.
Hava harekatlarıyla, topçu birlikleriyle, gerektiğinde kara unsurlarıyla her an teröristlerin tepelerinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bir süredir yürüttüğümüz yoğun hava operasyonlarını daha da artırarak, terör örgütü mensuplarını, onları her an ve her yerde imha edeceğimizi göstererek devam ettireceğiz. Bu mücadelemizde, teröristlerin yanında yer alarak bize zarar verenlere cevabımızı önünde sonunda vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Körfez Savaşı döneminden kalma hesaplarını Suriye'deki terör örgütüne arka çıkarak sürdürmeye çalışanların, artık ortak milli çıkarlarımızın gerektirdiği aklıselim politikalara döneceklerini umut ediyoruz. Türkiye, müttefiklik ilişkileri içinde olduğu her devletin ve kurumun hukukuna saygılıdır, onlardan da aynı şekilde kendi hukukuna saygı göstermelerini beklemektedir. Şayet bu denge kurulamazsa, o zaman herkesin kendi politikalarını belirleme ve kendi yolunu çizme opsiyonu meşru hak haline dönüşür. Biz samimiyetle, müttefiklerimizle birlikte güvenli, huzurlu, müreffeh bir ortak geleceğe yürümek istiyoruz.
Bu ülkeye artık dayatmalarla, gizli-açık siyasi oyunlarla, sinsi ekonomik tuzaklarla istikamet çizilemeyeceğini herkesin kabul etmesi şart. Hala mandacılık hayalleri görenleri, eşit ortaklık temelinde yeni bir siyasi, diplomatik, ekonomik ilişki modelini özümsemeye ve gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. Biz, tam bin yıldır bu topraklarda bedel ödeyerek yaşıyoruz. Biz bu coğrafyanın ve medeniyetin hancısıyız, yolcusu değil. Burada yolcu durumunda olanların, konumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri ve ona göre davranmaya başlamaları kendi menfaatlerinedir."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye'nin etnik köken, inanç ve mezhep farklılığı, siyasi ve sosyal çıkar çatışmaları bakımından dünyanın en kırılgan bölgesinde yer aldığını belirtti.
İbn Haldun'un "Coğrafya kaderdir" tespitinin de bu tablonun en yalın ve çarpıcı ifadesi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Tarihimizi ve coğrafyamızı, bunların bize yüklediği kaderimizi değiştiremeyeceğimize, böyle bir niyetimiz de olmadığına göre mevcut şartların elverdiği en iyi, en doğru, en güvenli yolu izlememiz şarttır. Rusya-Ukrayna savaşından Kafkasya'daki çatışmalara, Balkanlar'daki gerilimlerden Akdeniz'deki çekişmelere kadar çevremizdeki tüm hadiseleri bu anlayışla değerlendiriyoruz." ifadesini kullandı.
Son günlerde Filistin ve İsrail topraklarında yaşanan, Golan Tepeleri'ne yayılma eğilimi gösteren gelişmeleri de takip ettiklerini aktaran Erdoğan, hem terörle mücadelede hem de bölgedeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavırlarının açık olduğunu vurguladı.
Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmadıklarını dile getiren Erdoğan, savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların buna riayet etmesi gerektiğine inandıklarını belirtti. İsrail ve Gazze'deki çatışmalarda bu ilkenin çok ağır bir şekilde ihlal edildiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde, Gazze'deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş-çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır. Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları, dünya kamuoyu nezdinde İsrail'i hiç beklemediği ve istenmeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak, devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, kelimeleri, kavramları, olguları eğip bükerek, insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurmasının beklenemeyeceğine işaret etti.
"Birleşmiş Milletler kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledik"
"Ne bölgenin ne de dünyanın, bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mesele, sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir. Gelinen nokta itibarıyla mesele, dünyanın tamamının, küresel yönetim ve güvenlik düzeninin, bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur. Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar, Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz daha önce Birleşmiş Milletler kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledik."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 2019'da yaptığı konuşmasının, 1947'den itibaren Filistin ve İsrail'in topraklarında yaşanan değişimi içeren haritanın gösterilmesinin ardından Erdoğan, "Tablo bu. Görüldüğü gibi 1947'deki Filistin, 1947'deki İsrail ve Filistin. Geliyoruz 1949-1967 İsrail ne halde. Geliyoruz şu andaki hale İsrail ne halde, Filistin ne halde. Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe göz yuman insanlık, son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor." diye konuştu.
Bölgede etki sahibi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tavrını esefle karşıladıklarını dile getiren Erdoğan, "Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri, taraflar arasında hakkaniyetli, adil ve insani dengelere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz." dedi.
"Tarafları itidale davet ediyoruz"
İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekun cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkesin uzak durması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Kullandıkları yöntemler ve sonuçları itibarıyla eleştirilmeye de desteklenmeye de ihtiyacı olan taraflar arasında körü körüne bir tarafın safında yer almak, sadece yaşanan krizi derinleştirmeye yarar. Bunun için Türkiye olarak biz tarafları itidale davet ediyoruz. Bölgedeki savaşın bir an önce durmasını, taraflar arasındaki sorunların görüşmeler yoluyla çözümünü istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Pazartesi gününden itibaren bu doğrultuda pek çok telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Aralarında Filistin ve İsrail devlet başkanlarının da bulunduğu devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 8 telefon görüşmemiz oldu. Sayın Abbas ve Sayın Herzog'a aklıselimle devlet aklıyla suhuletle hareket etmeleri tavsiyesinde bulunduk. Dün gece Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Birleşmiş Milletler Genel Sekteri Sayın Guterres'le de bu konuyu değerlendirdik. Çatışmaların derinleşmesinin ve yayılmasının önüne geçilmesi noktasında gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için, Türkiye olarak, arabuluculuk ve adaletli hakemlik dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. İnşallah bu tavrımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz."
Son dönemde tüm bölge ülkeleriyle tesis ettikleri yakın diyaloğu barışın tesisi için kullanacaklarını belirten Erdoğan, "Ne Gazze'de ne İsrail'de ne Suriye'de ne Ukrayna'da artık çocuklar, siviller, masum insanlar ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz. Bu son hadiselerle birlikte 'Dünya beşten büyüktür' ifadesiyle dile getirdiğimiz tespitimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gördük. İnşallah bundan sonra bu itirazımızı daha gür bir sedayla seslendireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Harem-i Şerif'in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı kabul etmeyeceğiz"
Bölgeye kalıcı huzur ve barışın ancak meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan, 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebileceğinin altını çizen Erdoğan, bunun dışında yol aramanın, bunun dışında hevesler peşinde koşmanın sadece daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demek olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Üç semavi dinin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran Kudüs'ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa'nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif'in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz." dedi.
İsrail'in, bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi ve vatandaşlarının güvenliğini güvence altına alabilmesinin ancak bu şekilde mümkün olacağını kaydeden Erdoğan, "Aksi takdirde, geçtiğimiz cumartesi gününden beri yaşanan hadiseler son olmayacağı gibi bunu çok daha büyük trajedilerin izlemesi de kaçınılmaz hale gelir. Biz ne İsrail'in ne Filistin'in ne de bölgemizin böyle bir kısır döngüye sürüklenmesini asla arzu etmiyoruz." diye konuştu.
"Rabb'im ülkemize, bölgemize ve dünyaya daimi huzur, barış, esenlik nasip eylesin." temennisinde bulunan Erdoğan, yeni yasama yılındaki çalışmalarında milletvekillerine başarılar diledi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, grup toplantısına gelişinde, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla TBMM'yi ziyaret eden 11 Ekim doğumlu şehit ve gazi yakını çocuklarla fotoğraf çektirdi.