Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Samsun Gençlik Buluşması'nda konuştu
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ömer Halisdemir Spor Salonu'nda düzenlenen Gençlik Buluşması'nda konuştu.
Erdoğan, Samsun'da çok farklı bir gün geçirdiklerini belirterek, ilgileri nedeniyle Samsunlulara teşekkür etti.
Ülkenin her biri ayrı iftihar kaynağı projelerinde görev alan gençlerle bir arada olduklarını ifade eden Erdoğan, gençleri küçümseyenlere en güzel cevabı birlikte oldukları gençlerin verdiğini söyledi.
Erdoğan, ülkenin ufkunu karamsarlık bulutlarıyla kapatmak isteyenlerin, gençlerin yüreğinden saçılan aydınlık karşısında çaresiz kalacağına inandığını vurguladı.
"YOKSULLUKLARIN TÜRKİYE'SİNİN TÜM YÜKÜNÜ OMUZLAMIŞ BİR NESİLİZ"
Milletin umudunu kırma, enerjisini tüketme peşinde olanların gençlerin çalışkanlığı ve heyecanı karşısında bir balon gibi sönüp gideceklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ömrünü bu aziz millete hizmete adamış bir büyüğünüz olarak sizlerle geçirdiğim her an kendimi adeta yenilenmiş, şarj olmuş hissediyorum. Esasen bizim gençliğimizin gündemi ile sizlerin gündemi arasındaki fark Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli. Biz yasakların, yoklukların, yoksullukların Türkiye'sinin tüm yükünü omuzlamış bir nesiliz. Aklımızın erdiği günlerden itibaren hem geri kalmışlığın hem demokrasi eksikliğinin sebep olduğu sıkıntıları hayatımızın her anında yaşadık. Şimdi sizlere teker teker anlatsam inanmakta zorluk çekeceğiniz öyle sorunlarla boğuşuyorduk ki kelimenin tam anlamıyla akıllara zarardı. Zaman içinde hepsinin gerisindeki sebepleri gördük, anladık. Bir yandan tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi en iyi şekilde öğrenerek kendimizi yetiştirmenin diğer yandan çağı kavramamıza imkan sağlayacak güncel ve ilmi donanımı kazanmanın mücadelesini verdik. Bilgiye ve kaynağa erişme imkanının bir hayli sınırlı olduğu bir dönemde bu mücadele kolay geçmedi."
Erdoğan, burslarla yetişmediğini, hem çalışıp hem okuduğunu, bu şekilde eğitimini tamamladığını dile getirdi.
Hayatın meşakkatli ve muhataralı yollarında ya fikren ya fiilen kaybettikleri nice arkadaşlarının olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ülke ve dünya çapında nice başarılara imza atan arkadaşlarımız da oldu. Verdiğimiz emekler, döktüğümüz terler, girdiğimiz riskler boşa gitmedi, kazanan yine biz olduk. Bugün sizlerle bir araya gelmemize vesile olan büyük projelerimizi, gelecek için kurduğumuz büyük hayalleri, geçmişte ödediğimiz o bedellere borçluyuz. Size olan güvenimiz sayesinde Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu böylesine güvenli ve kararlı bir şekilde ifade edebiliyoruz. Bizim Türkiye Yüzyılı'ndaki yoldaşlarımız sizlersiniz." diye konuştu.
TEKNOFEST kuşağı
Erdoğan, birilerinin kuşakları alfabe harfleriyle ifade etmeyi sevdiğini belirterek, "Sizler için Z kuşağı diyorlar. Halbuki biz karşımızda maziden atiye kurdukları köprüyle özgürlüğü, hakkaniyeti, çalışmayı, üretmeyi, hayatlarının merkezine koyan bir gençlik görüyoruz. Ben bu gençliğe, Samsun'da da ifade ettim, TEKNOFEST açılışlarında şahit olduğum manzaradan hareketle illa bir isim konulacaksa 'TEKNOFEST kuşağı' denmesi gerektiğini söylemiştim." ifadelerini kullandı.
Gençlik buluşmaları devam edecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin gençlerin dünyanın dört bir yanında gösterdikleri başarıları da yanlış anladığını aktardı.
Türkiye'yi hala tek parti devrinin içine kapanık, dünyadan kopuk, kendi insanıyla kavgalı, geleceğine ilişkin iddiası olmayan bir ülke zannedenlerin gençlere de böyle baktığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aslı böyle değil. Kökü mazide, yani geçmişte olan, ati, gelecek olan bu gençlerimiz ülkemizin Türkiye Yüzyılı hazırlığının en önemli gücüdür. Sizler gibi gayretleri, kabiliyetleri, birikimleri, başarılarıyla sadece akranlarına değil aynı zamanda arkadan gelen yeni kuşaklara da örnek teşkil eden gençlerimiz bizim gurur kaynağımızdır. Geçen hafta Şanlıurfa'da bir araya geldiğimiz gençlerimize de ifade ettiğim gibi artık bizler, sizin zamanınızın misafiriyiz. Olaya biz böyle bakıyoruz. Türkiye Yüzyılı sizlerin hem eseri hem asrı olacaktır."
Bir gencin, her hafta bir ile giderek gösterdiği performans nedeniyle kendisine hayran olduğunu söylemesi ve "Gençlik Buluşmaları devam edecek mi? Önümüzdeki hafta nerede olacaksınız? Samsun'da olan heyecanı orada bulabilecek misiniz?" sorusunu yöneltmesi üzerine, Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii keramet ehli değilim. Haftaya Mardin'de olacağımızı biliyorum. Aynen Şanlıurfa ve burada olduğu gibi orada da gençlerle buluşmayı ümit ediyorum. Şanlıurfa'da resmi rakam olarak 110-120 bin kişi meydanda vardı. Bugün de 100 bine yakın bir katılımı Samsun'da gördük. Burası modern bir salon. Şanlıurfa'da tarihi bir mekanı kültür merkezine dönüştürmüş, adını da İbrahim Tatlıses Kültür Merkezi koymuşlardı. Çok güzel oldu o toplantı. Samsun'a rahatsızlığı nedeniyle gelemedi Orhan Bey (Gencebay) ama gelmeyi çok arzu ediyordu. Onun gelişi bu toplantıyı çok daha zengin kılacaktı. İnşallah bir başka buluşmayı Orhan Bey ile gerçekleştiririz Samsunlu olması hasebiyle. Gençlik buluşmaları devam edecek. Durmak yok yola devam."
İngiltere'de havacılık ve uzay mühendisliği alanında lisans ve yüksek lisans yapmasının ardından TUSAŞ'ta staj yaptığını ve burada çalışmaya başladığını belirten bir genç, yurt dışındaki Türklerin eğitim ve çalışma alanındaki projeleri değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Gencin, "Evlendin mi?" sorusuna "Evlenmedim, bir tek o kaldı." yanıtını vermesi üzerine Erdoğan, "Bir o mu kaldı? Fazla geciktirme. Hayırlı işte acele ediniz." açıklamasını yaptı.
"1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu" projesinde görev alan kadın mühendis Destina Cücen Yenidoğdu, projede yer alanlara ve desteği için Erdoğan'a teşekkür etti.
Erdoğan, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün her iki yakasındaki kulelerine Seyit Onbaşı'nın hatırasını yaşatacak top mermisi figürlerinin yerleştirildiğini ve böylece köprünün kulelerinin uzunluğunun Eyfel Kulesi'nin uzunluğunu geçtiğini bildirdi.
"KADIN MÜHENDİSLER 1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ'NDE ÇOK BÜYÜK BAŞARIYA İMZA ATTI"
Genç mühendislere tavsiyeleri sorulan Erdoğan, kadın mühendislerin 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu projesinde çok büyük başarıya imza attığını söyledi.
Erdoğan, Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir'in de projede kadın mühendis ekibiyle çalışmayı arzu ettiğini dile getirerek, "Her görüşmemde övgüyle bahsederdi. 'Başkanım bakın benim ekibim hep bayanlardan oluşuyor, genç kızlar, genç mühendisler...' vesaire diye. Çok da heyecanlanıyordu. Ben de ona nükte yapardım. 'Peki parayı da iyi veriyor musun?' derdim. 'Kendilerine sorabilirsiniz' diyordu." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Hakikaten iyi maaş veriyor muydu?" sorusuna Yenidoğan, "Çok şükür Sayın Başkan'ım." yanıtını verdi.
"YILMADINIZ, USANMADINIZ, MUHTEŞEM ESERİ MEYDANA GETİRDİNİZ"
Bir işin üretim yapılırken öğrenilmesinin hiçbir şeyle mukayese edilemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Teori-pratik buluşmasında pratik çok önemli. Teoriyle pratiğin buluştuğu yer Çanakkale Köprüsü. Düşünün öyle bir eseri meydana getiriyorsunuz ve yeri geldi belki halatların üzerinde gezdiniz. Ondan herkes ürker, korkar, çekinir filan ama sizler yılmadınız, usanmadınız, baretlerinizle orada o adımı attınız ve muhteşem eseri meydana getirdiniz. Tarih sizi bu eserle hep anacak."
Erdoğan, uçak sanayisinde mühendislerin atacağı adımların çok önemli olduğuna işaret ederek, "Tabii ara vermeden savunma sanayinde olsun, özellikle altyapı, üstyapıyla ilgili olsun Türkiye artık birçok şeyleri aştı, kırdı. Şimdi biz altyapı sorununu bir defa aştık. Altyapı sorunu yaşamıyoruz artık, üstyapı da hakeza öyle." dedi.
"208 ÜNİVERSİTEMİZ VAR"
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da çeşitli ülkelerden bir araya geldiği öğretim üyelerinin, "Siz artık altyapı sorununu bitirdiniz. Sizin altyapı diye bir sorununuz yok. İstanbul'u daha önce de gelmiş, görmüştüm ama şimdi bu gelişimde baktım ki İstanbul birçok şeyleri aşmış." dediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunu diyenlerin hepsi de profesör. Şimdi birileri hani bir yerlerden ithal profesörler getirdiler ya... Biz işi bitirdik, altyapısıyla bitirdik, üstyapısıyla bitirdik. Bütün mesele şimdi bunu görmek. Eğer bunu görebiliyorsak mesele yok. Düşünün 76 üniversiteyle başladık, şu anda 208 üniversitemiz var. Ama kim derdi ki Ağrı, Iğdır, Muş'ta üniversite olacak da Ağrılı, Iğdırlı, Muşlu Ahmet, Mehmet, buradan kalkıp İstanbul'a gitmeyecek, Ankara'ya gitmeyecek, burada kendi vilayetindeki üniversitede okuyacak.
Geçen hafta Urfa'da İbrahim Bey yine nüktesini yaptı, 'Urfa'da Oxford vardı da biz gitmedik mi?' dedi. Gerçekten buralara bu üniversiteler getirilmedi ki. Yoksa bu ülkenin çocukları zeki. Bu üniversitelerde okumak suretiyle çok daha erkenden bir yerlere ulaşabilirlerdi. Ama gel gör ki bizden önce gelen yönetimler ülkemizin dört bir yanını üniversitelerle donatmadılar ama dört bir yanını biz üniversitelerle donattık, donatıyoruz. Biz diyoruz ki Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin kalkıp Muş'tan, Ağrı'dan Ankara'ya İstanbul'a gitmesin. Ankara, İstanbul, İzmir'deki profesörlerimiz gelsinler Ağrı, Muş, Iğdır, Hakkari'deki üniversitelerimizde yavrularımızı eğitsinler, yetiştirsinler. Biz bunu başardık."
"MODERN ÜNİVERSİTELER KURDUK"
Erdoğan, üniversitelerdeki dönüşümün ardından maliyeti çok daha düşük eğitim öğretimin sağlandığını belirterek, şunları kaydetti:
"Modern üniversiteler kurduk ve modern üniversitelerle beraber sağ olsun hocalarımız da oralara gelip, oralarda derslerini vermek suretiyle birçok şeyi başardılar. Ben mesela Rizeliyim. Mesela Rize'deki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin lojmanlarından tut her şeyini hassasiyetle düşündük. Niye? Öğretim üyesi oraya gelsin diye. Modern lojmanlar ve 10-15 dakikada lojmandan öğretim üyemiz üniversiteye geçebiliyor, bunları yaptık. Üniversite hakeza öyle bir konumda. Şu anda 19 bin öğrencisi var. Biz bunu 81 vilayetimize yaydık ve bundan sonraki süreçte de özellikle sizin branşlarınızda bu işi yaygınlaştırarak gençliğimizi çok daha yoğun bir şekilde teknik, teknolojik alanda da yetiştirerek geleceğe hazırlayacağız."
Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi bir gencin, sağlık politikalarında 2023 vizyonunun ne olacağına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, tıbbın çok önemli bir konu olduğunu vurguladı.
Erdoğan, tıp alanında fiziki ihtiyaçların büyük oranda giderildiğinin altını çizerek, "Neyle? Şehir hastaneleri, eğitim-araştırma hastaneleriyle... Eskiden Türkiye'de parası pulu olan Cleveland'a giderdi. Şimdi, buraya gitmeye gerek yok, bizim artık Cleveland'larımız var. Şu anda 20 tane dev şehir hastanemiz var, yapılmakta olanlar var. Ama ben özellikle tıptaki hocalarımıza, profesörlerimize diyorum ki biz fiziki olanı hallettik, sizden ricamız, siz de şu anda uzman doktorlarımızı, doçentlerimizi bir an önce yetiştirin de artık insan noktasında açığımız kalmasın, bunu halledelim." diye konuştu.
Erdoğan, YÖK Başkanı Erol Özvar'a ve TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal'a da bu konudaki görüşlerini ilettiğini belirterek, "Sizler gibi başarılı olan gençlere de ciddi manada ihtiyacımız var. Allah, zihninizi berrak, başarılarınızın devamını ziyade eylesin, tebrikler." dedi.
"SAYIN KILIÇDAROĞLU, BİZE PAS ATTI"
Bir başka genç de başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifini anımsatarak, teklifi sunan milletvekillerine teşekkür etti.
Annesinin de bu konuda sıkıntı yaşadığını dile getiren genç, "Bu mücadelenin aslında bizatihi baş kahramanı olan size, annem özelinde ülkemizdeki tüm annelerimiz, ablalarımız ve kardeşlerimiz adına da teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Gencin, "Değişiklik teklifinin içeriği, detayları ne olacak, süreç nasıl işleyecek ve bu bağlamda altılı masanın bu konu hakkında herhangi bir ortak noktada, fikirde bir araya gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Aramızda bu işin çilesini çekmiş olan çok arkadaşımız var. Dün, Grup Başkanvekilimiz Özlem Hanım, orada başı örtülü, başı açık bir grup arkadaşımızla basın açıklamasını yaptı. Bu basın açıklamasıyla birlikte, bir süreci başlattık. Buna gerek var mıydı? Aslında buna gerek yoktu. Fakat, burada sağ olsun Sayın Kılıçdaroğlu, bize bir yerde bir pas attı. Bizim de bu pası değerlendirmemiz lazım. Arkadaşlarla hemen çalışmaya başladık ve dedik ki 'Yasal düzenlemeyle bu iş çözülmez. Ne olacak? Yapmamız gereken şey, gelin biz bir anayasal düzenleme yapalım ki önüne gelen bu konuyu istismar etmesin.' Çünkü, Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı bir istismardı, geçmişte bunu yaptılar, defaatle yaptılar.
Numan Bey'in eşi de bu çileyi geçmişte çok çekti. Aynı şekilde benim kızlarım İmam Hatip'te okumalarına rağmen onlar da bu çileyi çok çektiler. Bizim aile, okul kapısına gidip kızlarımızı bekledi. Öyle oldu ki ben kızlarımdan bir tanesini İstanbul'dan alıp Trabzon'a götürmek durumunda kaldım. Son sınıfını Trabzon'daki İmam Hatip'te okudu. Orada da benim İmam Hatip'ten bir arkadaşım müdürdü, 'Gönder bana, merak etme' dedi. Düşünebiliyor musunuz, İmam Hatip'te bile başörtüsüyle ilgili sorun var."
"GEREKİRSE, İHTİYAÇ OLURSA BU İŞİ REFERANDUMA DA GÖTÜREBİLİRİZ"
Konunun sadece başörtüsü sorunu olmadığı değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, "Başı örtülü veya başı açık, burada kızlarımıza yapılan bu zulüm hakikaten ifade edilemez. Çünkü tam manasıyla bir hak ve özgürlük mücadelesi. 'Eğitim öğretimde bir hak ve özgürlük mücadelesini anayasal teminat altına alalım ve bundan sonra bu iş paspas haline getirilmesin' dedik. Şimdi kendi içlerinde bu işin tartışması başladı. Bakalım nereye kadar bu konuda samimiler, bunu göreceğiz." dedi.
Erdoğan, kendilerinin bu konuda samimi olduklarına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Altılı masanın içinde samimi olanlar, olmayanlar, bunu da göreceğiz. Şu anda yola çıktık, arkadaşlarımız bayanlar olarak bu basın toplantısını yaptı ve sonuna kadar işin takipçisi olacağız.
Gerekirse, ihtiyaç olursa dedik ki bu işi referanduma da götürebiliriz. Bununla neyi demek istiyoruz? Millete gidelim. Millet, nihai kararı verecek olan. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' demiyor muyuz? 'Milletindir' diyoruz. Eğer bunlar parlamentoda bu işi çözmezlerse çözüm yeri neresi? Millet, gideriz millete. Çünkü bu ülkede artık başı açık, başı örtülü böyle bir sorun olmaması lazım. Lafa geldiği zaman 'Yüzde 99'u Müslüman' diyoruz. Tamam, nedir o zaman bu kavga, bu sıkıntı ne? Bırakalım, herkes rahatlıkla eğitimini, öğretimini yapsın. Herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden. 'Gitsin temizlikçilik yapsın' diyebiliyorsun, 'Çarşıda pazarda şunu bunu yapsın' diyebiliyorsun, tamam da okumasına niye engel oluyorsun? Okusun. Yani doktor olması yasak, mühendis olması yasak, temizlikçi olması veya tarlada, herhangi bir yerde çiftçi olması serbest. Böyle bir adaletsizlik olur mu? Bu, insan haklarına bir defa ters."
Erdoğan, bundan sonraki süreci takip edeceklerini belirterek, "Temennim odur ki parlamentoda beklenen sayıyı da almak suretiyle yola devam ederiz." dedi.
"Türkiye'nin dört bir tarafında devam eden milli projelerde her başarılı haberden sonra neler hissettiğinizi anlatır mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan, doğal gaz ya da petrol çıktığı zaman orada yaşanan sevinci, kendilerinin de İstanbul ya da Ankara'da yaşadığını belirtti.
Erdoğan, "Sakarya'da 540 milyar metreküplük rezervi (doğal gaz) çıkarıyoruz. Raman'da da süreç ardı ardına geliyor. Bunlar bizi yurt dışına muhtaç olmaktan kurtaracak." diye konuştu.
Bütün bunların Türkiye'yi yurt dışına muhtaç olmaktan kurtaracağına işaret eden Erdoğan, "Biz, bize yeter hale geleceğiz. Ama 8 sene, ama 10 sene... Bu, Türkiye'nin çok büyük bir başarısı olacak. Bunu başardığımız andan itibaren de biz, vatandaşımıza daha ucuz şartlarda doğal gaz verme imkanına kavuşacağız." diye konuştu.
Eskiden doğru dürüst sismik araştırma gemisi olmayan Türkiye'nin, bugün 4 sondaj gemisinin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bunların, Türkiye'ye sınıf atlattığını vurguladı.
Sadece sismik araştırmayla, sondaj çalışmalarıyla kalmayıp gerekirse açık denizlere, farklı ülkelere giderek, buralarda da çalışma yapılabileceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bizim bu gemilerimizi alma fiyatına baktığımız zaman, o kadar uygun fiyatlarla, o kadar uygun şartlarda aldık ki... Türkiye, 'Bir başka ülkeden gemi alabilir miyim, kiralayabilir miyim' bunları düşünürken, şimdi bu safhaya gelmiş oldu. Bu, Türkiye'nin sınıf atlamasıdır. Bu, Türkiye'nin kendi kendine yetme sürecidir. Bununla birlikte de biz, sadece kendi denizlerimizde değil, inşallah başka ülkelerin denizlerinde de uluslararası sularda da bunları yapmaya devam edeceğiz."
Başbakanlığı döneminde merkezi Amerika'da olan enerji şirketi Chevron ile bir anlaşmalarının olduğunu anlatan Erdoğan, "Chevron ile yaptığımız anlaşmada kendilerine demiştik ki biz, size para vermeyiz, bulun, bulduğunuz zaman yarısı sizin, yarısı bizim. Bunlar çalıştılar, bulamadılar. Bulamayınca da ayrılıp gittiler. Bu, bize neyi kazandırdı? İşte bu sismik araştırma gemileriyle sondaj gemilerini kazandırdı." dedi.
"SAVUNMA SANAYİİ ŞİMDİ YÜZDE 80 YERLİ"
Bu gemilerin Türkiye'nin gücüne güç kattığını belirten Erdoğan, son olarak bir geminin daha alındığını, onun da yakın zamanda filoya katılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte genç beyinlerin önemine vurgu yaptı.
"Savunma sanayiine yapılan yatırımlar, uzay alanında yapılacak yatırımların habercisi midir?" sorusu üzerine Erdoğan, "Uzay alanındaki çalışmayla alakalı, uzaya bir Türk'ün gönderilmesi çalışmamız vardı. Bununla ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanımız şu anda gitmeye hak kazanan arkadaşları bana getirdi, görüştük. Ve bunların içerisinden bir tanesini uzaya göndereceğiz. Ve ilk adımı böylece atmış olacağız." yanıtını verdi.
Uzay bilimleriyle alakalı gerek TUSAŞ, gerek Baykar'ın attığı adımlarla Türkiye'nin hızlı bir gelişme içinde olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela Bulgaristan Cumhurbaşkanı ülkemizdeydi. Baykar'ı ziyaret etti, gezdi. Kendisiyle yaptığımız toplantıda nasıl buldun diye sordum. 'Şu anda Türkiye savunma sanayinde İHA'larla, SİHA'larla, Akıncılar ile adeta bir devrim yapıyor, acaba beraber çalışamaz mıyız?' dedi. 'Bu özel sektör, bizim değil. Kendileriyle görüşmek suretiyle böyle bir adım atmaya yanaşırlar mı yanaşamazlar mı özel sektör kendisi karar verir. Türkiye olarak bizler de sizlerle birlikte adım atmaya her zaman varız.' dedik. Geçmişte biz, çok daha farklı bir konumdaydık. Göreve geldiğimizde savunma sanayi yüzde 20 yerliydi, şimdi yüzde 80 yerli, bu konuma geldik. Bu ne demek? Artık biz, bize yetiriyoruz. F-16'nız var, mühimmatınız olmasa ne yapardınız? Bir işe yarar mı? Ama şimdi F-16'nın mühimmatını biz yapıyoruz. Özellikle SİHA'larda yapıyoruz. Şimdi artık füzelerimizi yapmaya başladık. Bu üretim tabii Yunan'ı ürkütüyor. 'Tayfun' diyorsun, Yunan ürküyor, 'Atina'yı vurur' diyor. Eee vuracak tabii. Sen rahat durmazsan, sen Amerika'dan adalara, şuradan, buradan bir şey almaya çalışırsan Türkiye gibi bir ülke herhalde armut toplamayacak, bir şeyler yapması lazım. Bu gençler boşuna yetişmiyor değil mi? Bu işi başaracağız, petrolü, silah ve mühimmatıyla da her şeyiyle."
"GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "4-5 bin tır Suriye'nin kuzeyine Amerika silah mühimmat gönderiyor. Bunu defaatle kendilerine söylememe rağmen hiç umurlarında değil. Dedim kusura bakmayın, biz NATO'da sizinle beraberiz, beraber olmamıza rağmen siz, bize bu yanlışı yapıyorsunuz ve terör örgütünün yanında yer alıyorsunuz. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz başka çare yok." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma'daki son durumun sorulması üzerine, "Kızılelma çok fazla sürmeyecek. Selçuk Bey'in ifadesine göre, herhalde bir ay içerisinde Kızılelma'yı uçurma durumu olabilir. Çok da muhteşem bir eser olacak. Allah mahcup etmesin. Gerçekten Kızılelma'yı yakalayacağız." cevabını verdi.
Konya'daki gençlerle buluşmasında yamaç paraşütü sporuyla ilgilenen genç bir kızla arasındaki diyalogun ve ona verdiği "Bir bakalım" cevabının anımsatılıp, "Çocuklarınıza bir bakalım cevabını veriyor musunuz?" soruna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bungee jumping.... Korkuyorum. Kızlarımdan bir tanesi bunları yapardı, daha küçük, üniversite yılları. Onu yaptığı anda aman Allah'ım ne tehlikeli bir şey. Kızımı bu kadar seviyorum. Varı yoğu iki kızım var. Üniversiteye gidiyor, Allah göstermesin, orada olumsuz bir şey olursa ne yapacağız? Tedbiri elden bırakmayacağız değil mi? Ben, o kızımıza da oradan ürkerek söyledim. Paraşüt olayına çok kurban verdik, sevgimden bunu söyledim, muhabbetimden söyledim. Hele lunaparklarda olan hadiseleri görüyorsunuz, bundan. 'Uçak pilotu olacağım' dediğinde ben sana durma yürü derim."
Erdoğan, program sonunda konsere eşlik etti
Erdoğan, program sonunda, Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun seslendirdiği şarkıları dinleyerek, "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısına eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Isabelle' şarkısını seslendirmesiyle sosyal medyada ünlenen 12 yaşındaki Fevzi Kaan Türker'i de dinledi.
Türker ile sohbet eden Erdoğan, "Birazcık kilo vermen lazım değil mi?" dedi. Türker de kilo vermek için diyetisyene gideceğini söyledi.
Erdoğan'ın "Ama hakkı, boya verir. Ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Şu güzelliğe bak. Allah nazardan saklasın." demesi üzerine Fevzi Kaan Türker, "Teşekkür ederim Başkanım, siz daha güzelsiniz." karşılığını verdi.
Ailesi de çocuklarının konservatuvarda okumak istediğini belirterek, Fevzi Kaan Türker'e bu yönde ek ders aldırdıklarını ifade etti.