Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı"nda konuştu
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir." dedi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı"nda yaptığı konuşmada, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Türkiye'nin ve tüm dünya kadınlarının '8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyor, 8 Mart'ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze'nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla'dan sabırlar dilediğini ifade etti.
Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah'tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü'nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum." diye konuştu.
"Yılın kalan 364 günü de kadınların günüdür"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.
Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şunları kaydetti:
"31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart'ı diğer günlerden ayıran yegane husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır."
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte yaşananlardan ders alarak, her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasında olduklarını belirterek, "Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını 'Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye' ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir." dedi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, konuşmasında, 8 Mart'ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.
Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.
Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı'mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum." diye konuştu.
"Aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur"
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak, her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını 'Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye' ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır."
Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hal böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz."
"Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı savaş ilan etmiş durumdalar"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye'de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı adeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan 'aile' kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, 'Kadın haklarını savunuyoruz.' derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan 'cinsiyetsizleştirme politikaları'na karşı tek bir cümle kurmazlar.
Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar."
"Biz onlar gibi riyakar değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Soruyorum sizlere, dünyada 'kadın hakları' diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim'den beri Filistin'de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail'in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail'in katlettiği 100'ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye'yi eleştiren Avrupa Konseyi'nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail'e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?
Peki, Suriye'den Filistin'e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye'deki, Filistin'deki, Arakan'daki, Türkistan'daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir."
Türkiye olarak, diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Çünkü biz onlar gibi riyakar değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye'den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat'ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı." dedi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, yaptığı konuşmada, inançları gereği cennetin anaların ayakları altına serildiğini belirtti.
Millet olarak tarihlerinin kadınların başarıları ve fedakarlıklarıyla örüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Nene Hatun'dan Nezahat Onbaşı'ya, Şerife Bacı'dan Kara Fatma'ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakarlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkar edebiliriz?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.
Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye'yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye'den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat'ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkanlarla sizlere destek olduk."
"Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı"
Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikayete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70'lerden yüzde 90'lar seviyesine ulaştı." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan'ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik"
Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.
"Bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini gördük"
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık." diye konuştu.
Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, kadınların 31 Mart'ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart'ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak, Türkiye'ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.
Oya işlemeli yazma hediye edildi
Programda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Murat Kurum birer konuşma yaptı.
Törende, "Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar" başlıklı bir gösteri sahnelendi. Gösteri sonunda bir kız çocuğu, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a elindeki minyatürü hediye etti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın konuşmasını tamamlamasının ardından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a Türkiye'deki kadınları temsilen ve 81 ilden kadınlar tarafından işlenen oya işlemeli yazmayı hediye olarak takdim etti.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 12 kadına ödül takdim etti
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye'nin ilk kadın generali olan Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Kahramanmaraş depreminde eşi ile iki çocuğunu kaybeden ve iki erkek kardeşe korucuyu aile olan Aliye Üzüm, "From Your Eyes" isimli yapay zeka uygulamasını geliştiren görme engelli Zülal Tannur, Türkiye'nin uzay misyonu doğrultusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. Didem Balkanlı, FETÖ'nün 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde Ankara'da şehit olan ikiz polisler Ahmet ve Mehmet Oruç'un annesi Senem Oruç ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının koruma altında yetişen ve Nice Sophia Antipholis Üniversitesi Nice Konservatuarında sınıf atlayarak lisans flüt-profesyonel müzik yorumlaması dalından 3 yılda mezun olan Merve Başoğlu'na ödül verdi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, daha sonra Ankara'da 2022'de Kurban Bayramı'nda esnaf babasına yardım ederken kolunu kıyma çekme makinesine kaptıran ve sağ eli bileğinden ampute edilen Rabia Birsen Göğercin, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde Gaziantep'te hastanedeki hasta bebekleri kurtaran hemşire Şeyma Alakuş, Gazze'den gelen, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığı Program Koordinatörlüğü görevi yürüten Nihad Abunasser ve 9 yaşında geçirdiği trafik kazası sonrasında omurilik felci olan paralimpik atlet Hamide Doğangün'e ödüllerini takdim etti.
Törende ayrıca, "Vefa Ödülleri" kapsamında merhum yazar ve mütefekkir Alev Alatlı için Funda Firuz Aktan'a, 60 yılı aşkın süre boyunca Kasımpaşa Çocuk Evleri Sitesi'nde gönüllü görev yapan Oya Kayacık için ise Belkıs Kayacık Metin'e ödülleri Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından verildi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ödül takdimi sırasında paralimpik atlet Hamide Doğangün'ün oğluna harçlık verdi.
Törende, Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, ödüle layık görülen 12 kadın ve protokol üyeleri aile fotoğrafı çektirdi.
Programa, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Valisi Davut Gül, eski başbakanlardan Tansu Çiller ve kadınlar katıldı.