"Van Gölü’nün, ekosistemini, baliklari ve tüm canlilari, zengin biyolojik çesitliligi ve endemik türleri en güzel sekilde korumak adina, çok kapsamli bir çevre koruma projesini baslatiyoruz"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Van Gölü Sempozyumu’nda konuştu.
Van Gölü Havzası Koruma Eylem Planı ve Uygulama Programı kapsamında Büyükşehir Belediyesi, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA), Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) ve Edremit Belediyesi işbirliğinde düzenlenen Van Gölü Sempozyumu’na katılan Kurum, bir konuşma yaptı.
Edremit ilçesinde gerçekleştirilen sempozyuma katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a, Van Gölü çalışmaları başta olmak üzere tüm çevre projelerine destek verdiği için teşekkür eden Kurum, Anadolu’nun fethinin sevgi ve şefkatle gerçekleştirildiğini, bu sevginin, gökte uçan kuşun, deryada yüzen balığın, toprakta biten nebatın bile hakkını binlerce yıl boyunca hep tanıdığını belirtti.
Kurum, ecdadın canlı cansız tüm varlık alemine karşı beslediği şefkati, çıkardığı kanunnamelerle, kurduğu vakıflarla koruduğunu vurguladı.
Son iki yüzyıldır süre gelen sanayileşme faaliyetleri nedeniyle doğa ve insan arasındaki dengenin bozulduğuna dikkati çeken Kurum, dünyanın geleceğini ve insan hayatını tehdit eden çevre kirliliği, küresel ısınma, su kıtlığı, tarımsal ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevre sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını aktardı.
"Van Gölü’nü korumak adına kapsamlı bir çevre koruma projesini başlatıyoruz"
Türkiye’de son 20 yılda sahip oldukları doğa hassasiyetiyle çevre konularında çok önemli projeler gerçekleştirdiklerini, önemli adımlar attıklarını kaydeden Kurum, şöyle konuştu:
"5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bu projelerimizin bir kısmını yine milletimizin hizmetine sunacağız. Van Gölü koruma çalışmalarımız, bu büyük yeşil yatırımlarımızın başında geliyor. 600 bin yaşındaki Van Gölümüz, bu topraklarda yaşamış medeniyetlere ait pek çok sırrı da bağrında saklıyor. En son NASA’nın düzenlediği yarışmada da gördük ki Van Gölü, adaları, koyları, sahilleri, mavi ve turkuaz rengiyle bütün dünyayı kendisine hayran bıraktı. Şimdi bu güzelliğe yeni güzellikler katmak, Van Gölü’nün, ekosistemini, balıkları ve tüm canlıları, zengin biyolojik çeşitliliği ve endemik türleri en güzel şekilde korumak adına, çok kapsamlı bir çevre koruma projesini başlatıyoruz. Bu projemizle, Van ve Bitlis’te mevcut atık su arıtma tesislerini iyileştiriyoruz. Şu an 14 yerel yönetim var. 8’inde atık su arıtma tesislerini tamamladık. Kirliliğin sebebinin en büyüğü Van ilimizdi. Bu kapsamda Van Merkezi İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisini birazdan devreye alacağız. Diğer illerdeki çalışmalarımız da İller Bankası Genel Müdürlüğümüz, Valiliklerimiz ve yerel yönetimlerimizle birlikte yürütülmektedir. Buradan vatandaşlarımıza, 2022 yılı sonuna kadar tüm bölgedeki atık su arıtma tesislerini tamamlayarak, bütün nüfusa hizmet verecek şekilde imalatları yürüteceğimizi ifade etmek isterim. Van Merkezi İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisini, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde açılışını gerçekleştireceğiz. Dip Çamuru temizliği ki yaklaşık 436 bin metreküplük bir dip çamuru söz konusu. Bu çamuru temizleyecek çalışmalara bugün itibarıyla başlıyoruz. Böylece şehirdeki koku problemini de tamamen ortadan kaldırmış olacağız."
Van Gölü’nün kirlilik kaynaklarından biri olan göl kıyısındaki ahırların 258’ini yıktıklarını, bu ahırları kuracakları "Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi"ne taşıyacaklarını anlatan Kurum, Van Entegre Katı Atık Yönetim Tesisini kurarak düzensiz döküm sahasını ıslah edeceklerini dile getirdi.
Van ve Bitlis belediyelerine çevre temizlik araçları, kanalizasyon, atık su arıtma tesisi ve içme suyu gibi altyapı yatırımlarına 419 milyon lira finansman desteğinde bulundukları bilgisini paylaşan Kurum, Van Gölü’nün çevre düzenlemeleriyle, bisiklet ve yürüyüş yollarıyla, temizliğiyle, canlı hayatıyla, masmavi sularıyla dünyanın göz bebeği, bir cazibe merkezi olacağını vurguladı.
"Sıfır atık projesiyle ekonomimize 17 milyar lira katkı sağladık"
Tüm ülkelerin çevre sorunları karşısında "çevre" ve "kalkınma" olgularını birlikte ele aldığını, sürdürülebilir çözümler ürettiğini aktaran Kurum, evlatlarının geleceği için ülke olarak yeşil projeler gerçekleştirdiklerine işaret etti.
Birleşmiş Milletler tarafından ödüllendirilen, Türkiye’nin en prestijli çevre hareketi olan "Sıfır Atık Projesi"ni Emine Erdoğan’ın himayesinde başarıyla yürüttüklerine dikkati çeken Kurum, şu bilgileri verdi:
"Sıfır Atık Projemizle sadece 3 yılda 17 milyon ton kullanılabilir atığı geri dönüştürdük, ekonomimize 17 milyar lira katkı sağladık. Çalışmalarımızla tam 209 milyon ağacın kesilmesini engellemiş olduk. Halihazırda yüzde 13 olan geri kazanım oranını yüzde 19’a çıkardık. 2023 yılında ise bu oranı yüzde 35’e, 2035’te yüzde 60’a çıkaracağız. Projeyle hedefimiz, 2023 yılına kadar 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamaktı. 60 bin kardeşimizin sıfır atık uygulamaları kapsamında çalışmaya başlamasını sağladık. 2023 hedefimizi de güncelliyoruz, 150 bin kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda 20 milyar lira tasarruf hedefimizi de 30 milyar liraya çıkarıyoruz. Yakın zamanda kurduğumuz Türkiye Çevre Ajansımızla birlikte projemizin yaygınlaşmasına ve atık yönetiminde önemli bir ivme kazandırmış olacağız."
Van Gölü gibi birbirinden kıymetli doğal varlıklarımızı koruma altına aldıklarını, milyonlarca metrekare büyüklüğünde millet bahçeleriyle, ekolojik koridorlarla ülkeyi yeşil ağlarla ördüklerini belirten Kurum, kilometrelerce uzunluktaki bisiklet yolları, yeşil yürüyüş yolları ve çevre dostu sokaklarla vatandaşlara daha sağlıklı şehirlerde yaşama imkanı sunduklarını ifade etti.
"Yerel yönetimlerimizin vazifesi başlamış bir çevre yatırımını durdurmak değildir"
Kurum, 2000 yılından bu yana atık su arıtma tesisi sayısını 8 kat artırdıklarını, arıtılmış atık suyun geri kullanım oranını yüzde 3,2’ye çıkardıklarını ve yüzde 5 hedefine doğru yürüdüklerini söyledi.
Türkiye’nin 8 büyük havzasında su kalitesini iyileştirmek için yürüttükleri altyapı yatırımlarına kararlılıkla devam ettiklerini aktaran Kurum, şöyle devam etti:
"Beyşehir, Meke, Mogan ve Salda gibi yüzlerce gölümüzde doğa koruma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizin tarihsel sorumluluğu yok denecek kadar az olmasına rağmen iklim krizi ile mücadele yolunda başarılı adımlar atıyoruz. Olumsuz etkilerini yoğun bir şekilde yaşadığımız iklim değişikliğinin su kaynaklarımızı da ciddi şekilde etkilediğine hep birlikte şahit oluyoruz. Bunun, en son en üzücü örneğini, Marmara Denizimizde görüyoruz. İklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığındaki artış, denizdeki durağanlık ve kirlilik, müsilajın, yani deniz salyasının artmasına temel neden olmuştur. Ekiplerimizle kirliliğe ve müsilaja neden olabilecek tüm arıtma tesislerinde denetimlerimizi başlattık. Denizin farklı noktalarından numuneler alıyoruz. Denetimlerimizi en kısa sürede neticelendireceğiz. İklim değişikliğinin etkilerini ortadan kaldırmalıyız, fakat kirlilikle hep birlikte mücadele ederek ancak başaçıkabiliriz. Bu mücadelenin yolu da atık sularımızı arıtmaktan geçiyor. Her zaman söylüyoruz, çevre yatırımları süreklilik arz eder. Yerel yönetimlerimizin vazifesi başlamış bir çevre yatırımını durdurmak değildir. Kritik önemi haiz arıtma tesisi projelerini engellemek hiç değildir. Tam aksine yerel yönetimlerimizin görevi şehrini, kıyılarını, daha temiz, daha yaşanabilir kılmak için bu çevre yatırımlarına öncelik vermektir."
"Marmara Denizinin yarınlarını kurtaracak bir çalıştay yapacağız"
Bakanlık olarak koordinasyon, denetleme, yönlendirme vazifelerinin olduğunu vurgulayan Kurum, "Bu nedenle, 4 Haziran’da bakanlıklarımız, belediyelerimiz, akademisyenlerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızla deniz kirliliği ve müsilaj problemine yönelik, sadece bugünümüzü değil, Marmara Denizi’nin yarınlarını kurtaracak bir çalıştay yapacağız. Marmara Belediyeler Birliğimiz ve belediye başkanlarımızla 6 Haziran’da gerçekleştireceğimiz toplantıda, çalıştay sonuçlarını milletimizle paylaşıyor olacağız. Bu eylemleri de hızlıca yerel yönetimlerimizle birlikte hayata geçireceğiz. İnşallah yürüttüğümüz tüm bu projelerle, yapacağımız çalışmalarla, güzel evlatlarımız için daha yaşanabilir bir dünya, daha temiz bir ülke bırakmak hedefiyle çalışmalarımızı sürdüreceğimizi ifade ediyorum." diye konuştu.
"Atık sular Van Gölü’nde büyük bir kirlenmeye neden olmaktadır"
Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez ise, Van Gölü’nün kirlenmesine neden olan en önemli etkenin çevresindeki yerleşim yerlerinin evsel ve katı atıkları olduğunu söyledi.
Kentte günlük 105 bin metreküp olan atık suyun yaklaşık yüzde 20’sinin arıtıldığını, geri kalanı doğrudan Van Gölü’ne akıtıldığını belirten Bilmez, bu durumun gölde büyük bir kirlenmeye yol açtığını vurguladı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ise sempozyumun öneminde değinerek, "Sempozyuma katkı sunacak olan 60 bilim insanıyla birlikte amacımız, sadece Van ve Bitlis için değil Türkiye ve dünya için önemli bir ekolojik değer olan Van Gölü hakkında bilimsel verilere dayanan bir bilgi havuzu oluşturmak, master planına zemin hazırlamaktır. Bütün dünyanın artık yakından tanıdığı Van Gölü’nü ve kıyılarını korumak, sahip olduğumuz bu eşsiz mirası gelecek nesillere bırakmak bizim için büyük bir sorumluluktur." ifadelerini kullandı.
Programa Emine Erdoğan’ın yanı sıra Bitlis Valisi Oktay Çağatay, AK Parti Van Milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar, İrfan Kartal ve Abdulahat Arvas, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Cemal Taşar, Van Cumhuriyet Başsavcısı Oğuzhan Dönmez, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, Edremit Belediye Başkanı İsmail Say, Tuşba Belediye Başkanı Salih Akman, Gürpınar Belediye Başkanı Hayrullah Tanış, AK Parti İl Başkanı Kayhan Türkmenoğlu katıldı.