Yükleniyor...

2023 Siyasal Vizyon

  • TOPLUM

    • Sosyal Politikalar

      Aile:

      Muhafazakâr demokrat bir parti olarak aileye büyük önem veriyoruz. Sosyal politikalarımızın esası, toplumumuzun gücünü oluşturan ve geleceğimizi şekillendiren ailelerimizin korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesidir.

      Bizim diğer toplumlardan en büyük fark ve üstünlüklerimizden birisi, sağlam bir aile yapısına sahip olmamızdır. Nitekim tüm zorluklara, sosyal ve bireysel sarsıntılara rağmen toplumumuzu ayakta tutan aile yapımızdır.

      AK Parti olarak aile kurumunun temel taşları olan kadınlar, gençler, çocuklar ve yaşlıların yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik politikalar yürüttük.

      AK Parti olarak piyasa ekonomisi ve serbest piyasayı savunmakla beraber hiç bir zaman vahşi kapitalizme prim vermedik. Devlet ekonominin esas aktörü değil, düzenleyici ve denetleyicisidir. Özel sektör ağırlıklı ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirin insanımızın refah düzeyinin yükseltilmesi için kullanılması, fakir-fukaranın ve tüm dezavantajlı kesimlerin gözetilmesi temel politikamız olmuştur.

      Bu çerçevede sosyal devlet ilkesini çok önemsedik, önemsiyoruz. Etkin, verimli ve daha hızlı hizmet sunmak amacıyla sosyal yardım ve hizmet alanındaki bütün kurum ve kuruluşlarımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde tek çatı altında birleştirilmiştir.

      2002 yılından bu yana sosyal harcamalarda 16 kat artış sağlanmıştır. Sosyal harcamaların GSYİH’ya oranı 3 katına çıkmıştır.

      2012 yılında eşi vefat eden kadınlara düzenli nakdi yardım verilmeye başlanmıştır. 192.109 kadınımız düzenli nakdi desteğe kavuşmuştur.

      Sosyal politikalarımızı insanların onurlarını zedelemeden hayata geçirmek, üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir husustur. Bu bağlamda talep odaklı hizmet anlayışından arz odaklı hizmet anlayışına geçişin ve haneye ve kişiye özel hizmet sunulmasını sağlamak üzere "Aile Sosyal Destek Programı"nı (ASDEP) başlatıyoruz. Karabük ve Kırıkkale illerinde yürüttüğümüz pilot uygulamayı tamamlamak üzereyiz.

      ASDEP, sosyal yardım ve hizmetlere ihtiyacı olan aile ve bireylerin objektif kriterlere göre tespiti, bilgilendirilmesi, sosyal yardım ve hizmetlerden yararlandırılması, diğer kamu hizmetlerinden yararlanmalarının sağlanması ve bu suretle yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve refah seviyelerinin yükseltilmesini amaçlayan ve bu sürecin tüm aşamalarında kendilerine rehberlik edilmesini öngören bir programdır.

      “Haneye ve Kişiye Özel” hizmet anlayışı ile ailenin ihtiyacı olan hizmet sunulacaktır.

      Özel Aile Danışma Merkezlerinin açılması ve yaygınlaşmasına ilişkin yasal mevzuat tamamlanmış olup, konu ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır.

      AK Parti, aileyi 2023 yılının Yeni Türkiye’sinin beden ve ruh sağlığı korunan, ahlâkî ve temel değerleri sağlam bireylerden oluşması için en büyük dinamo olarak kabul etmektedir. Bu doğrultuda toplumun tüm unsurlarının aile kavramına sahip çıkmasına yönelik bir “sosyal farkındalık” iklimi üretilecektir. Bunun bir gereği olarak; evlilik kurumunun güçlendirilmesi, aile bütünlüğünün korunması, aile değerlerimizin canlı tutulması için etkin politikalar geliştirilecektir.

      Aile bütünlüğünün korunması, güçlü ve mutlu aileler için “aileye aile içinde destek” verilerek her aileye ulaşabilecek “sosyal hizmet danışmanlığı sistemi” kuracağız.

      Refah artırıcı politikaların uygulanmasında aileyi esas alacak ve 2023 yılına kadar yoksulluk sınırının altında tek bir aile kalmamasını sağlayacağız.

      Aile kurumunun güçlendirilmesi bağlamında ana-baba okulları ve aile danışma merkezlerini yaygınlaştıracak ve güçlendireceğiz.

      Ülkemizdeki tüm ailelere taşıt kullanmadan ulaşabilecekleri mesafede “Sosyal Hizmet ve Rehabilitasyon Merkezleri” açacağız.

      Aile bütünlüğünün korunması ve güçlendirilmesi politikaları ile konut, eğitim, sosyal güvenlik ve gelir dağılımı politikaları birbirini tamamlayıcı bir anlayışla uygulanacaktır.

      Yurt dışında yaşayan Türk ailelerine yönelik sosyal hizmet politikaları oluşturulacaktır.

      Sosyal Hizmet Merkezlerini yaygınlaştıracağız. Sosyal hizmetleri vatandaşlarımıza daha yakın ve daha etkin sunabilmek için il merkezleri ve merkez ilçelerin yanısıra tüm büyük ilçe ve ilçe gruplarında sosyal hizmet merkezleri açacağız.

      Kadınlarımız:

      Kadınlarımızın iş ve aile hayatlarının uyumlaştırılması sağlanacaktır. Çalışan annelere kreş yardımı yapılarak, çocukların kamu ve özel kreşlerden yararlandırılmaları sağlanacaktır.

      Kadın girişimcilere destek amaçlı KOSGEB ile işbirliği içinde yeni İş Geliştirme Merkezleri kuracağız. İş Geliştirme Merkezlerinden mezun olan yeni girişimci kadınlara maddi destek verilecektir.

      Hedefimiz; kadın işgücünü % 40’a, kadın istihdamını ise % 38’e yükseltmektir. Bu konuda 2008 yılında getirilen teşvik hükümleri ile son olarak 6111 sayılı Kanunla getirilen genç ve kadın istihdamını teşvik hükümleri son derece etkili olmuştur. Bu teşvikler uygulanmaya devam edilecektir.

      Kadına yönelik şiddetin sıfırlanması için kadına karşı şiddetle mücadelede sıfır tolerans ilkesi uyguluyoruz. Bu çerçevede Şiddet Önleme Merkezleri vasıtasıyla önleyici ve koruyucu hizmetlerin yaygınlaştırılmayı, her ilde ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) ve Kadın Sığınma Evlerinin açmayı öngörüyoruz. 2012 yılı sonuna kadar 14 ilde ŞÖNİM açılacaktır.

      Çocuklarımız:

      Çocuklarımız en büyük önceliklerimizdendir. Çocuk hizmetlerinde yapısal dönüşüm sağlanarak, kurum bakımından aile yanına bakıma koğuş sisteminden ev ortamına geçiş sağlanacaktır. 2014 yılı sonu itibarı ile 14.000 çoğumuz için ihtisaslaştırılmış rehabilitasyon sistemine geçilerek, suçun mağduru ya da suça sürüklenen çocukların en süratli şekilde topluma kazandırılmaları sağlanacaktır.

      Çocuk hizmetlerinde toplumun tüm kesimlerinin katıldığı ve sorumluluk üstlendiği toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın oluştuğu çocuğa karşı ihmal, şiddet ve istismarın olmadığı bir Türkiye gerçekleştirilecektir.

      Çocuk haklarının ulusal bir strateji olarak benimsendiği ve tüm kamu kurum ve kuruluşları ile uygulamaya geçirildiği bir Türkiye hedefi gerçekleştirilecektir.

      Çocuklarımızın mükemmel insani değerlere sahip, bilinçli, iyi eğitimli, saygılı, inançlı ve kendine güvenen fertler olarak yetiştirilmeleri sağlanacaktır.

      Her bir çocuğumuzun fırsat eşitliği çerçevesinde eğitim almaları sağlanacaktır. Korunma ve bakım altındaki çocukların en az %50’si özel okullara gönderilecektir.

      Koruyucu ve önleyici tedbirler geliştirilerek çocukların korunma ve bakıma muhtaç hale gelmeden karşı karşıya kaldıkları sorunlar çözülerek çocukların aileleri ile birlikte mutlu fertler olarak yetiştirilmeleri sağlanacaktır.

      Gençlerimiz:

      Gençlerimiz bugünün dinamosu, yarınının ise güvencesidir. Gençlik, milletlerin sahip olduğu en büyük hazinedir. Ülkemiz, bu hazineye diğer ülkelere kıyasla fazlasıyla sahiptir.

      AK Parti, gençlerimizin hem aile içinde, hem yaşadıkları çevrede, hem okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri, bilinçli birey olmaları, kültür ve spor ile hem iç, hem de dış varlıklarını zenginleştirmek için pek çok işler yaptı.

      Üniversiteye giriş sınavlarında uygulanan katsayı adaletsizliğine son verdik.

      Yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme, burs ve kredi imkânlarını önceki dönemlerle kıyaslanmayacak şekilde artırdık. 2003’ten bu yana müracaat eden her üniversite öğrencisine burs veya öğrenim kredisi verdik.

      İşsizliğin önlenmesi ve nitelikli eleman yetiştirme için mesleki eğitime yılda 270 milyon TL bütçe ayırdık.

      Üniversitelerden terör suçundan hüküm giyenler hariç, her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilen yaklaşık 800 bin kişinin genel af düzenlemesi ile 4 yıllık lisans eğitiminin yanı sıra, ön lisans ve lisansüstü eğitimine devam etme imkânını sağladık. Böylece tarihin en büyük öğrenci affını çıkardık.

      Genç girişimcilerin sermaye şirketlerine vergi muafiyeti tanıdık. Şirket kurma masrafları için hibe desteği veriyoruz.

      Dünyanın yaşatmakta güçlük çektiği erdem bilincini gençlerimiz sergileyecek. Bölgesinde örnek olan lider Türkiye’yi, örnek gençlerimiz inşa edecek.

      Gençlerin, toplumsal karar mekanizmalarına daha etkin katılımının sağlanması için hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel çalışmalar yapacağız.

      Gençlik merkezlerini yaygınlaştıracağız. Bu merkezlerde gençlerin kendi projelerini hayata geçirmelerini teşvik edeceğiz.

      Barınma ve yurt sorununun çözümünde TOKİ ile yapılan işbirliğinin yanında özel yurtları destekleyecek ve öğrencilerimize ucuz barınma imkânı sağlayacağız.

      2023 yılında Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesindeki yurtlarımızda 600 bin kişilik kapasite hedefliyoruz.

      Tüm yurtlarda tek kişilik veya 3 kişilik odalara geçmek için çok mesafe aldık. Bu süreci tamamlayacağız.

      Gençlerin kendilerini ilgilendiren konularda hızlı ve doğru bilgilere ulaşabilmeleri için “gençlik bilgilendirme noktaları” kuracağız.

      Meslek okullarını ve mesleki eğitim merkezlerini daha da verimli ve etkin hale getireceğiz. Sanayinin ihtiyaç duyduğu işgücü böylece temin edilecek ve istihdamın önündeki mevcut bir takım engeller aşılacaktır.

      Girişimci gençlerimizi desteklemek için, kendi işini kurmak isteyen gençlere özel teşvikler getireceğiz.

      Gençlerin kariyer planlamasına yönelik hizmetleri yaygınlaştırılacağız. Üniversiteler ve meslek kuruluşları ile işbirliği içinde gençler için “iş kurma ve geliştirme merkezleri” kuracağız. Üniversiteler, özel sektör ve kamu kurumları arasında işbirliklerini teşvik ederek üniversite öğrencileri teori ile pratiği bir arada görüp uygulayabilecekleri ortamlar oluşturacağız.

      Gençlerin spor ve sanatsal aktivitelerden daha yaygın bir biçimde yararlanması için gerekli koşullar oluşturulacak ve bütün illerde gençlik ve kültür merkezlerinin sayısı yeterli hale getirilecektir.

      Engellilerimiz:

      Engellilerimiz için de bir yandan şehirlerin, kamu binalarının, kamuya açık yerlerin ve toplu taşıma araçlarının uygun hale getirerek onların yaşamlarını kolaylaştırırken, diğer yandan tüm engellilerin eğitimi ve çalışabilir durumda olanların istihdamını sağlayacağız. Engeliler için bakım modelleri ile kuruluş ve hizmetleri yaygınlaştıracağız.

      Kamudaki engelli sayısı 2002’de 6434 iken, 2012 tarihinde bu rakam 25.563’e yükseltildi. Kamudaki 15.000 boş olan engelli kontenjanı doldurulacaktır.

      Özel sektörde engellilerin istihdamında; 2002 yılında 10.226 iken, 2012 yılında 37.982 engelli istihdamı sağlanmıştır. Özel sektörde konu ile ilgili teşvik çalışmaları devam edecektir.

      2 ve daha fazla işçi çalıştırmakta olup, buna ilaveten engelli istihdam eden işyerlerinde 1 yıl süre ile işbaşı eğitimi kapsamında sigorta pirimi devlet tarafından ödenecektir.

      Engellilerin kamu ve özel sektörde istihdamları sağlanacaktır. Destekli ve korumalı işyerleri oluşturacağız. Korumalı işyerleri mevzuat çalışmaları devam etmekte olup, yılsonu itibarı ile çalışmalar tamamlanacaktır. Örnek işyerleri açılacaktır.

      Engelli vatandaşlar için Evde Bakım Hizmeti öncelikli olmaya devam edecek olup, kurumsal bakımdan ev ortamında bakıma yönelik çalışmalar devam etmektedir. “Umut Evleri Projesi” ve “Engelsiz Yaşam Merkezleri Projeleri” başlatılmış olup, engelli çocuklar için kurum bakımına son verilecektir.

      Ayrıca özel ve resmi bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin hizmet standartları yükseltilecektir.

      Yaşlılarımız:

      Yaşlılarımızı kıdemli vatandaşlarımız olarak görmekteyiz ve onların hayat tecrübelerinden yararlanılacak “aktif yaşlanma” yaklaşımına uygun politikalar ve hizmet modelleri oluşturacağız.

      Sağlıklı yaşlanmanın sağlanması için gerekli hizmetleri yaygınlaştıracak, yaşlılara evde destek ve evde bakım sağlayacak, yaşlıların kurumsal bakımını belediyeler, STK’lar ve özel sektör imkânlarından yaralanmak sureti ile geliştireceğiz.

      Sosyal yardımlar:

      İnsanlarımıza ülkemizin gelişmesine paralel olarak asgari bir hayat standardını belirleyecek bir sosyal yardım sistemi ile esas olarak onları sosyal yardıma ihtiyaç duyan durumdan daha üretken ve kendi kendilerine yeterli bir konuma getirmeyi hedefleyen sosyal yardım politikası uygulayacağız.

      Bütünleşik sosyal yardım ve hizmetler projesi ile daha etkin bir sosyal yardım politikası uygulayacağız. Puanlama Projesi ile sosyal yardıma esas yoksulluk tespitinin daha objektif kriterlere göre yapılması sağlanacaktır.

      Asgari gelir desteği ile her aileye, nüfusu, yoksulluk durumu, evde bulunan yaşlı, engelli ve çocuk sayısına göre belirlenmiş ve asgari bir yaşam standardı sağlanacaktır.

      Yoksullar ve dezavantajlı gruplar için sosyal konut projelerine devam edilecek, ilk planda 100.000 konut hedefine ulaşılacaktır.

      Sosyal yardım-istihdam bağlantısını güçlü ve sürdürülebilir bir şekilde oluşturacağız.

      Şehitlerimiz ve Gazilerimiz:

      Aziz şehitlerimizin bize emanet bıraktıkları yakınları ile gazilerimiz için hiçbir maddi ve manevi fedakârlıktan kaçınmayarak her türlü ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak ve onlara yaraşır onurlu bir yaşam sürmelerini sağlayacak politika ve tedbirleri sağlayacağız.

      Çıkardığımız son yasa ile şehit yakını ve gazilerimize sağlanan istihdam ve diğer haklara ilave olarak; şehit yakınlarına ve gazilere ucuz konut temini, şehit ve gazi çocuklarına özel okul eğitim imkânın sağlanması, şehit yakınlarına ve çalışmak isteyen gazilerimize girişimcilik desteklerinin sağlanmasını hedefliyoruz.

    • Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik

      2023 Türkiyesi’nin çalışma hayatını bugünden planlıyoruz. Ülkemizin uluslararası arenadaki rekabet gücünü artırmaya kararlıyız.

      Sosyal Güvenlik Reformu, İş Kanunu, İstihdam Paketleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Kamu Görevlilerine Toplu Sözleşme hakkı gibi temel düzenlemeleri hayata geçirdik.

      Önümüzdeki dönemde 12 Eylül darbesinin ürünü olan, örgütlenmenin önünü tıkayan sendikal mevzuatı yeniden ele alarak, çalışanlarımızın örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını gözeten, çalışma barışını kalkınmanın temeli olarak gören ve evrensel standartlara uygun olan Toplu İş İlişkileri Kanunu’nu hayata geçireceğiz.

      Her yıl yaklaşık 1,5 milyar TL kaynak ayırarak, her yıl 400 bin işsizimize mesleki eğitim verecek, işsizliğin temel kaynağı olan mesleksizlik sorununu çözeceğiz.

      Yürürlüğe koyduğumuz 351 ulusal meslek standardını 1000’e çıkararak işgücünün mesleki bilgi ve becerilerini işgücü piyasasında istenen düzeye getirecek ve mesleki yeterliliklerinin küresel düzeyde tanınmasını sağlayacağız.

      Kadınlarımızın ve özürlülerimizin istihdamını artırmak amacıyla yürürlüğe koyduğumuz teşvik tedbirlerini kararlılıkla sürdürerek, kadınların işgücüne katılım oranını % 38’e çıkaracak, halen kamuda boş olan yaklaşık 15 bin özürlü kadrosunu doldurulacağız.

      Alt işverenlik yani taşeronluk uygulamasını yeniden ele alarak çalışma saatleri, izin, kıdem tazminatı, örgütlenme gibi talepleri yasal güvenceye kavuşturacak ve alın terinin hakkını sonuna kadar koruyacağız.

      Bütçe açıklarının oluşmasına, gelir dağılımında adaletsizliğe, haksız rekabete yol açan, çalışanlarımızı sosyal güvenlikten mahrum bırakan ve % 53’ten % 37’lere kadar indirdiğimiz kayıt dışı istihdam oranını % 15’ler seviyesine düşüreceğiz.

      “Her İşsizin Bir Danışmanı Olacak” sloganıyla göreve başlattığımız 2800 iş ve meslek danışmanı sayısını yılsonuna kadar 4000’e çıkaracak, böylece meslek edinme, iş arama, iş bulma konularında işsizlerimize ve işverenlerimize daha nitelikli hizmet sunulmasını sağlayacağız.

      İstihdam paketleri, Ulusal İstihdam Stratejisi, mesleki eğitim, ulusal meslek standartlarının belirlenmesi, genel teşviklerin yanında istihdam teşvikleri, iş ve meslek danışmanlığı, işbaşı eğitim programları gibi enstrümanları kararlı bir şekilde uygulayarak Cumhuriyetimizin 100. yılında işsizlik oranını asgari seviyelere indireceğiz.

      Kamu personel rejimini yeniden ele alarak günün şartlarına ve geleceğin ihtiyaçlarına cevap veren yeni bir kamu personel sistemini hayata geçireceğiz.

      Sosyal güvenlikte de büyük reformlara imza attık. Ülkemizde yaşanan değişim ve dönüşüm zincirinin en önemli halkalarından biri olan Sosyal Güvenlik Reformu ile sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştirdik. Norm ve standart birliğini sağladık, sağlık hizmeti sunumundaki ayrımcılığı ortadan kaldırdık. 18 yaşına kadar çocuklarımızı koşulsuz sağlık güvencesine kavuşturduk. Doğumdan ölüme kadar vatandaşlarımızın yanında olan ve 75 milyonu kucaklayan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulmuştur.

      Bu süre zarfında ayrıca emeklilerimizin hayali olan intibak düzenlemesi yapıldı. Şehit yakınları ve gazilerin aylıkları artırıldı, terör mağdurlarına aylık bağlandı. Uzun yıllar boyunca tartışılan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen Genel Sağlık Sigortası, tüm vatandaşlarımızı sağlık şemsiyesi altına alarak 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

      Bundan sonra da tüm vatandaşlarımıza, eşit, adil, kolay ulaşılabilir bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemini kararlılıkla sürdürmeye ve sosyal devlet ilkesinin gereklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz.

      Bu doğrultuda gelir-gider dengesini büyük oranda sağlayarak, sosyal güvenlik açığının GSYİH’ye oranını % 1’ler seviyesine düşüreceğiz. Buradan elde edilen kaynağı daha etkin ve verimli kullanılabilecek alanlara kaydıracağız.

      Kayıt dışı istihdam oranını gelişmiş ülkeler seviyesine düşürüp, aktif pasif oranını 3 seviyesine çıkaracağız.

      Tüm işlemleri elektronik ortamda yapıp, emeklilik işlemlerini bir günde sonuçlandıracağız.

    • Sağlık

      Göreve geldiğimiz 2002’den bu yana, ülke olarak sağlıkta büyük ilerlemeler kaydettik. “Önce insan” diyerek oluşturduğumuz Sağlıkta Dönüşüm Programı ile büyük işler başardık. “Herkes için sağlık” dedik ve devasa bir dönüşüm gerçekleştirdik.

      Dünyada ender görülen hız ve düzeyde, sağlık göstergelerimizi iyileştirerek küresel bir başarı örneği sergiledik. Bu büyük dönüşüm ile her engeli aşabileceğimizi, her hedefe ulaşabileceğimizi gösterdik.

      AK Parti iktidarında sağlık hizmeti almak lüks ve ayrıcalıklı olmaktan çıkarılmış, bütün vatandaşlarımıza zengin-fakir ayrımı gözetilmeden devlet tarafından verilen bir hizmet alanı haline getirilmiştir. Gelişmiş ülkelerle bile mukayese edildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları güçlü bir sağlık sistemine sahip olmanın ayrıcalığını yaşamaktadır.

      Bu dönemde vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran adımları, cesaretle ve kararlılıkla attık. Bu anlayış içinde, başta SSK hastaneleri olmak üzere diğer kamu kurumlarının hastanelerini tek çatı altında birleştirdik.

      Dar gelirli kesimlere yönelik olarak Yeşil Kartlı vatandaşlarımızın haklarını genişlettik. Tedavi ve ilaç giderlerini devlet olarak karşıladık. Vatandaşımızı muayenehanelere mahkum olmaktan kurtardık, yıkıcı sağlık harcaması yüzünden fakir düşmesinin önüne geçtik.

      İlaç fiyatlarında önemli oranda indirim sağladık. İlaç harcamalarının hem kamu, hem de vatandaşa olan yükünü, büyük ölçüde hafiflettik.

      Yalnızca şehirlerde değil, köylerde de “112 Acil Sağlık” hizmeti sunmaya başladık. Sisteme hava ve deniz taşıma araçlarını ekledik. Hizmette sınır tanımadık. Bir yandan Hakkâri’nin mezralarına, Trabzon’un yaylalarına, Edirne’nin köylerine, Yozgat’ın bozkırlarına, Adana’nın ovalarına kadar ulaşırken öte yandan Afganistan ve Somali’deki mazlumlara, Haiti’de depremzedelere ve Endonezya’da tsunami mağdurlarına elimizi uzattık.

      Çağdaş sağlık hizmeti anlayışının temel unsurları arasında yer alan aile hekimliği uygulamasını başlattık ve tüm ülkeye yaygınlaştırdık.

      Bulaşıcı hastalıklardaki göstergelerimizi gelişmiş ülkeler düzeyine ulaştırdık.

      Sağlığımızı olumsuz etkileyen sigara içme, şişmanlık ve hareketsiz hayat tarzına karşı milli mücadele başlattık. Sigaraya karşı mücadelemizde dünyada ilkleri gerçekleştirdik.

      Bina, ekipman ve sağlık personelinin eksik olduğu bölgeleri öncelikli kabul ederek, bu konudaki dengesizlikleri büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Bizden önceki 80 yılda yapılan 7 milyon metrekarelik sağlık binasına son 10 yılda 7 milyon metrekare ilave ettik. Dönemimizde yaptığımız bütün hastaneleri, içerisinde banyosu, buzdolabı, televizyonu ve refakatçi yatakları bulunan bir ya da iki yataklı nitelikli odalarla donattık.

      Kamu sağlık tesislerinde çalışan personel sayısını iki katına yükselttik.

      Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlıkta kamu kaynaklarını verimli kullanmaya başladık. Bu devasa dönüşüme rağmen, 2003-2011 yılları arasında faiz dışı genel kamu harcamalarındaki artış % 265 iken kamu sağlık harcamalarındaki artış sadece % 225 oldu. Yani, finansal sürdürülebilirliği olan bir sağlık sistemi kurduk.

      Son 10 yılda kişi başına yapılan sağlık harcamalarında % 1300’lük bir artış sağlayan Türkiye’de bireyin cebinden sağlık için çıkan para asgariye inmiştir.

      2003 yılında %39 olan sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı, 2011 yılı sonunda %76’ya ulaştı.

      Şimdi önümüzde dev şehir hastanelerinin inşâsı var. Bir taraftan bu büyük projelere başlarken diğer taraftan hastane hizmetlerini mükemmelleştirecek Kamu Hastane Birlikleri’ni hayata geçiriyoruz.

      Uluslararası kamuoyunda da büyük takdir toplayan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başarılı uygulamalarını artık diğer ülkelerle paylaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü ve OECD gibi uluslararası kuruluşlar, Türkiye’deki sağlık reformlarının diğer ülkeler için “ders kitabı” vasfı taşıdığını söylüyor.

      Bugün dünya çapında özgün bir model olan “Sağlıkta Dönüşüm” ile Türkiye, küresel sağlık gündemini oluşturan liderler arasında yer alıyor. Artık sağlıkta insana hizmeti gaye edinerek değişime öncülük eden bir Türkiye var.

    • Eğitim ve Kültür

      En büyük değerimiz ve zenginlik kaynağımız, sahip olduğumuz genç ve dinamik nüfusumuzdur.

      Nüfusumuzun nitelikli hale getirilmesi, bilgi ile donatılması kuruluşumuzdan beri şaşmaz hedefimiz olmuştur. Eğitim alanında gerek fiziki ve teknolojik alt yapı, gerek eğitime erişim gerekse de kalite konusunda çok önemli gelişmeler kaydettik.

      AK Parti’nin 12 yıllık zorunlu eğitime geçmesi, çok önemli, zor ve fedakârlık gerektiren bir karar olmuştur.

      Eğitimin önünde fırsat eşitliğini yok eden tüm engeller temizlendi, temizleniyor.

      Cumhuriyetin 100. yılında, 50 yaşın altında % 100’lük okur-yazarlık oranına ulaşmış, genç nüfusunun tamamı asgari lise eğitimi görmüş ve talep eden herkese yüksek öğretim imkânı temin etmiş bir ülke olmayı hedefliyoruz.

      2023’te üniversite sayısı 200’ü aşmış, özel üniversite açılması önündeki engelleri kaldırmış, Ar-Ge bütçesi dünyadaki en ileri ülkelerin seviyesine ulaşmış, bilgi ve teknoloji ihraç eden bir Türkiye hayalimiz var. Yeni Anayasa çalışmaları kapsamında YÖK üniversiteler arasında koordinasyonu temin eden bir kurum haline gelecektir.

      Eğitimli, sağlıklı, dünyadaki emsalleriyle yarışabilen ve idealizmle donatılmış bir gençlik, Türkiye’ye yakışan bir gençliktir. İlgili bakanlıklarımızın ortak çabaları ve Belediyelerimizin süreçlere dahil edilmesiyle, gençliğimizin sosyal, kültürel ve sportif aktivitelere daha fazla teşvik ve dahil edilmesi yeni dönemdeki hedeflerimiz arasındadır.

      Mesleklerin ve iş enstrümanlarının sürekli değiştiği dünyamızda, hayat boyu eğitim kaçınılmaz hale gelmiştir. Yediden yetmişe herkesin, eğitimi hayatının ayrılmaz parçası haline getirdiği bir toplum özlemimiz var.

      Artık hepimiz biliyor ve inanıyoruz ki ülkelerin zenginliği ne tarım potansiyeli, ne yer altı ve yer üstü zenginliklerin çokluğu, ne ağır sanayi yatırımları ile ölçülüyor. Bilgi çağının en büyük zenginlik ölçüsü bilgi üretme, bilgiyi teknolojiye uyarlama ve teknoloji ihraç eder hale gelmelidir.

      Önümüzdeki süreçte bilgi toplumu olmanın bütün gerekleri eksiksiz olarak yerine getirilecektir.

      Ders kitaplarında kin, nefret ve düşmanlık telkin eden ve çağrıştıran tüm unsurlar son kelimesine kadar ayıklanacaktır. Her türlü ayrımcılık ve ötekileştirmeyi ima eden, insan hakları ve hukukun evrensel ilkelerine aykırı ne varsa eğitim ve öğretim alanından dışlanacaktır.

      AK Parti, muhafazakâr ve demokrat bir partidir. Bizim muhafazakârlığımız eski olanın muhafazası değil, eskimeyenin muhafazasıdır. Her alanda değişimi ve reformu gerçekleştiren AK Parti için muhafazakârlık; sosyal ve kültürel ilkelerimizi ve değerlerimizi, bizi biz yapan, bize has özellikleri ve güzellikleri günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden üreten bir siyasettir.

      AK Parti olarak kültürü; insanı, toplumu, geleceği ve uygarlığı inşâ eden temel bir alan olarak görüyoruz.

      Vizyonumuz, kendi değerlerimiz ve kültürümüz esasında gelenek ile modernliği, yerel ile küreseli, eski ile yeniyi, kadim ile günceli, soyut ile somutu bağdaştırmış bir toplumdur.

      Kültürün, hayatımıza rengini veren temel olgu olduğu düşüncesinden hareketle her türlü kültür değerimizi geliştirecek, kişisel veya toplumsal yaşam pratiklerimizi ve davranışlarımızı etkileyen kültür kaynaklarını güçlendirecek, kültürel dokuyu sağlamlaştıracak etkinliklere hız vereceğiz.

      Kültür iklimimiz içinde bulunan her türlü farklı rengi yaşatmanın ve geliştirmenin gayreti içinde olacağız.

      Türkiye’nin dünyanın en güçlü 10 ülkesinden birisi haline gelmesi demek, kültür alanında da bölgesinin ve dünyanın kültürel üretim ve paylaşım merkezi olması demektir. Bu meyanda kültürel mirasımızı ve geleneğimizi, sanatçılarımızı, düşünce insanlarımızı ve eserlerini dünyaya tanıtmak için daha zengin içerikli ve kuvvetli programlar geliştirilecektir.

      Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’de kültür ve sanat değerlerimiz muhafaza edilecek, yeniden üretilecek ve gelecek nesillere aktarılacaktır. İnsanımız kendi değerlerine sahip olmanın verdiği özgüven ile bütün dünyayı kendi bilgi ve iş sahası olduğu kadar, kültürel etkileşim alanı olarak da görecektir. Herkesin kültür ve sanat faaliyetlerine erişebildiği bir toplumsal yapı oluşacaktır.

    • Ekonomi

      AK Parti iktidarı olarak dünya ekonomisindeki değişimi başından beri dikkatle takip ediyor, analiz ve değerlendirmelerimizi ona göre yapıyoruz. 10 yılda Türkiye’yi dışa açık, rekabetin yaşandığı, hukuki normların ekonomik düzene istikrarlı bir biçimde yansıdığı bir ülke haline getirdik. Çünkü sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma ancak güçlü bir demokrasi, evrensel ilkelere dayalı adil bir hukuk düzeni ve rekabetçi bir üretim yapısı ile mümkündür.

      AK Parti iktidarında her alanda olduğu gibi ekonomide de çarpıcı bir dönüşüm gerçekleştirdik.

      Her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da odağa insanı aldık. Tepeden inmeci bir kalkınma modeli dayatmak yerine, girişimcimizin ve çalışanlarımızın potansiyelini harekete geçirecek şekilde uygun bir iklim oluşturduk. Kamuyu gelişmeye engel olan bir yapı olmaktan çıkararak, kolaylaştırıcı bir konuma sevk ettik.

      Ekonomiyi toplumdan ve siyasetten bağımsız bir alan olarak görmedik, piyasaların gündelik dalgalanmalarına indirgemedik. Evrensel hukuk normlarına ve temel haklara dayalı ileri bir demokrasi olma hedefimiz ile ekonomiyi ikiz kardeş gibi ele aldık. Ekonomik ayağı aksayan bir ülkenin, demokratik gelişimini arzu edilen şekilde sağlayamayacağı bilinci ile davrandık. Diğer yandan, ileri bir demokrasi ve hukuk devleti olmadan birinci sınıf bir ekonomi olunamayacağı anlayışıyla hareket ettik.

      İktidara geldiğimizde 66 milyon olan nüfusumuz bugün 75 milyon seviyesine ulaşmıştır. 2002-2011 döneminde Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 230 milyar dolardan 774 milyar dolara ulaşmış, kişi başı gelirimiz ise 3500 dolardan 10 bin doların üstüne çıkmıştır. Gayri safi yurtiçi hasılamızı üç kattan fazla artırırken, artan nüfusa rağmen kişi başı gelirimizi üç kata çıkarırken hep milletimizin gücüne ve başarma azmine dayandık.

      AK Parti iktidarının ekonomi politikalarının ve yönetim anlayışının temelindeki kavram "güven"dir. Elde ettiğimiz tarihi başarıların en önemli kaynağı oluşturduğumuz güven ve istikrar ortamıdır.

      2002 yılında devletin faize ödediği kaynak yurtiçi hasılamızın yüzde 15,5’i olmuşken, 2011 yılında bu oran yüzde 3.4’e düşmüştür. 2002 yılındaki oran değişmese idi 2011 yılı itibariyle faize giden para yıllık 120 milyar doları bulacaktı. Oysa 2011 yılında faize giden para 25 milyar dolar civarında olmuştur. 120 milyar dolarla 25 milyar dolar arasındaki fark güven ve istikrarın farkıdır. Daha net bir şekilde ifade edecek olursak, eskiden ranta ve faize giden paralar, şimdi insanımıza hizmete aktarılıyor.

      Mali disipline riayet ederek kamu açıklarını azalttık ve bütçemize çekidüzen verdik. Bugün birçok AB ülkesinin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanan kamu borç stokunun yurtiçi hasılamıza oranı 2002’de yüzde 74’tü. Bunu 2011 yılı itibarıyla yüzde 39,4’e kadar indirdik.

      Adeta bir kader gibi algılanan enflasyonu tek haneli rakamlara düşürürken, paradan altı sıfır attık ve Türk Lirasına layık olduğu itibarı sağladık.

      Ekonomimizin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi sağladık. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002 yılı Kasım ayında 28 milyar dolar seviyesinden 14 Eylül 2012 itibarıyla (altın dahil) 110 milyar dolara yükselmiştir.

      Vergi indirimleri yoluyla hem tüketici hem de üretici vatandaşlarımızın rahat bir nefes almasını sağladık.

      Özel sektörün sabit sermaye yatırımları 2002 yılında 28 milyar dolar iken 2011 yılında 140 milyar dolara sıçramıştır. Güven ortamı sayesinde özel sektörün yaptığı bu yatırımlar ihracat demek, üretim demek ve her şeyden önemlisi istihdam demektir.

      Yatırımların yanı sıra işsizlerimize beceri kazandırmak ve dolayısıyla istihdamı artırmak amacıyla önemli bir araç olan aktif işgücü politikalarını ve özellikle istihdam dışında kalanları korumaya yönelik olan pasif işgücü politikalarını da başarıyla uyguluyoruz. 2002 yılında aktif işgücü programlarından yararlanan toplam işsiz sayısı 1.500 kişi iken, 2011 yılı sonunda 250 bin kişi bu programlardan faydalanır hale geldi.

      İstihdamda elde ettiğimiz başarı ekonomik olduğu kadar sosyal açıdan da son derece önemlidir. Küresel krize rağmen 2010 yılında 1 milyon 317 bin,2011 yılında da 1 milyon 516 bin vatandaşımıza istihdam sağladık. Bu şekilde, işsizlik oranlarını tek haneli rakamlara indirmeyi başardık. Avrupa’da nüfus artışı olmadığı halde işsizlik oranları çift hanelere doğru giderken, Türkiye ekonomisi 2012 yılında da istihdam üretmeye devam ediyor.

      İstihdamı artırırken kayıt dışılıkla da kararlı bir şekilde mücadele yürüttük. Uyguladığımız bu politikalarla 2002 yılında 10,2 milyon olan toplam sigortalı çalışan sayımız, bugün 15,2 milyona yükselmiştir.

      İktidarımızın 2003-2007 döneminde yaptığı reformların başarısı, 2008 yılında başlayan küresel krizle birlikte test edilmiş ve ekonomimiz bu sınavdan başarıyla geçmiştir.

      Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkânlarımızla yönettik. Tek bir bankamız batmadı, borç-faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık. Küresel krizle birlikte yükselen bir ekonomi olarak özgüvenimizi tazeledik. Başka ülkelere ışık tutan, olumlu deneyimlerini paylaşan, G-20 başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda başı dik duran bir ülke olduk.

      IMF'ye olan borcumuzu sıfırlıyoruz. IMF'ye 5 milyar dolar borç verecek konuma geldik.

      2010 yılında yüzde 9,2, 2011 yılında ise yüzde 8,5 gibi çok yüksek büyümeler sağlayarak tüm dünyanın gıptayla baktığı bir performans yakaladık. Avrupa’da büyümenin sıfır civarında tahmin edildiği, tüm dünyada büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edildiği bir ortamda istikrar içinde büyümemiz devam etmektedir.

      Eğitim, sağlık ve sosyal koruma harcamalarının tamamını içeren sosyal harcamaların GSYH’ya oranını 2002 yılındaki yüzde 13,5 seviyesinden 2011 yılında yüzde 16,7 seviyesine çıkardık. Sosyal yardımlar için yılda sadece 1,3 milyar TL harcama yapılırken, biz artık bu kapsamda bunun 10 katı olan 13 milyar TL harcar hale geldik.

      AK Parti iktidarı olarak yoksullukla mücadelemiz hız kesmeden sürmektedir. Dünyada mevcut durumda yaklaşık 1 milyar kişinin günlük geliri 1 doların altında iken bugün Türkiye’de bu gelir seviyesinin altında yaşayan kimse kalmamıştır. Günlük 2,15 doların altında geliri olanların nüfus içerisindeki oranını yüzde 3,04’den binde 2’ye düşürdük. Aynı yıllar içinde günlük geliri 4,3 doların altında olan vatandaşlarımızın nüfus içerisindeki oranını da yüzde 30,3’den yüzde 3,7’ye indirdik.

      Halkımıza daha adil bir gelir paylaşımı sağlıyoruz. 2002’de en zengin yüzde 10’luk kesimin ortalama geliri en yoksul yüzde 10’luk kesimin gelirinin 18,3 katı iken, yoksul kesimin geliri daha fazla artarak 2011 yılında 12 katına gerilemiştir. 2002 yılında 0,44 olan Gini katsayısı 2011 yılına gelindiğinde 4 puan gerileyerek 0,40’a düşmüştür.

      Bugün Türkiye, içinde bulunduğu bölgenin en büyük ekonomisi ve en etkin siyasi aktörüdür. Ülkemizin gerçekleştirdiği başarılar bölge için ilham kaynağı teşkil etmektedir. Adeta ekonomik ve siyasi olarak yeniden şekillenen dünyamızda Türkiye'nin önemi, ağırlığı ve etkinliği kuşkusuz daha da artacaktır.

      Son dönemlerde ülkemizin coğrafi ve kültürel havzasında yaşanan gelişmeler ve yükselen talepler, izlediğimiz politikaların daha geniş bir çerçevede yankılanacağı bir dönemi işaret etmektedir. Halkın iradesine dayalı yönetimlerin, geniş kitlelerin kalkınma taleplerine cevaplar oluşturmak durumunda olduğu bu yeni dönemde, Türkiye'nin tecrübesi daha değerli hale gelmiştir. Bu gelişmeleri doğru okuyan ve bunlar için gerekli politikaları oluşturan Partimiz, hem bu ülkelerin demokratikleşmesine ve kalkınmasına katkı sağlayacak, hem de ülkemizin güçlü Türkiye vizyonuna hizmet edecektir.

      On yıllık başarılı performans ve özgüvene dayanarak, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023 yılının temellerini de atmış oluyoruz. Yeni dönemde de temel amacımız; istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme performansı ile insanımızın refah seviyesini artırmaktır.

      Hedefimiz, bilgi toplumuna dönüşmüş, her alanda modern standartları yakalamış ve küresel ölçekte rekabet gücü yüksek, güçlü bir Türkiye'dir.

      İleri demokrasi, güçlü toplum ve lider ülke hedeflerimiz ile bütünlük arz edecek şekilde büyük ekonomiyi inşa etmeye devam edeceğiz. Ekmeğimizi alın terimiz kadar akıl terimiz ile de büyütüp, adil bir şekilde paylaşacağız.

      Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ekonomide şiarımız güven ve istikrar olacaktır.

      Önümüzdeki yıllarda sağlayacağımız yüksek büyümenin öncüsü yine özel sektörümüz olacaktır. Biz AK Parti olarak, özel sektörümüzün önünü açacak politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Bunun için; makro ekonomik istikrarın yanında, mal ve hizmet sektörlerinde verimlilik artışlarını getirecek, kaliteyi ve rekabet gücünü artıracak reformları sürdüreceğiz.

      Makro ekonomi kadar mikro ekonomiye de önem vermeye devam edeceğiz. İsraf ekonomisi yerine verim ekonomisi diyerek, kamuda ve özel kesimde çok daha etkin bir işletmecilik anlayışı için aralıksız çalışacağız.

      Bu temel yaklaşımımız çerçevesinde, Cumhuriyetimizin 100. yılı için başlıca hedeflerimiz şunlardır:

      § Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer almak.

      § Enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirmek.

      § İhracatımızı 500 milyar dolara ulaştırmak.

      § Kişi başına milli gelirimizi 25 bin dolara yükseltmek.

      § En az 2 trilyon dolarlık bir ekonomi büyüklüğüne ulaşmak.

      § İşsizlik oranını yüzde 5'e indirmek, istihdam oranını da en az yüzde 50'ye yükseltmek.

      Bu büyük hedeflere doğru yürürken, ekonomik programımızın temel unsurlarından asla taviz vermeyeceğiz. Mali disiplini kararlılıkla sürdüreceğiz. Enflasyonla mücadele şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da temel önceliklerimiz arasında olacak. Reel ekonomiyi ve ihracatı esas alan istihdam dostu büyüme konusundaki kararlılığımız sürecek. Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olmasını savunmaya devam edeceğiz. Dalgalı kur rejimini sürdüreceğiz. Yapısal reformlarımızı kararlılıkla uygulayacağız.

      Bir taraftan ekonomimizi büyütürken diğer taraftan kesimler ve bölgeler arası gelir dağılımını iyileştirmeye devam edeceğiz. GAP, DAP, KOP ve DOKAP programlarını kararlılıkla uygularken, Doğusuyla Batısıyla, Kuzeyiyle Güneyiyle benzer standartlarda hizmeti tüm vatandaşlarımıza ulaştıracağız.

      Hazırlamakta olduğumuz yeni eylem planları ile bölgesel gelişme konusunda önceliğimizi sürdüreceğiz. Sulanabilir alanlarımızın tamamının sulandığı, arazi toplulaştırma çalışmalarının bittiği, en ücra yerlere rahatlıkla erişilebilen, turizm imkânlarının çeşitlendiği, emek yoğun sanayilerin geliştiği, komşu ülkeler başta olmak üzere dünya ile ticaretin arttığı bir ortamda birçok ilimiz yerel dinamiklerini daha fazla harekete geçirecektir. Yeni teşvik sistemimiz, Kalkınma Ajanslarımız ve Bölge Kalkınma İdarelerimiz ve tüm diğer destek mekanizmalarımız bu amaç doğrultusunda bütünlük içinde devreye sokulacaktır.

    • Yerel Yönetimler ve Şehircilik

      Yerel yönetimlerde insan ve hizmet odaklı yönetim anlayışına sahibiz. Türkiye’de gerçek yerel kalkınma AK Parti ile başlamıştır.

      Vatandaşlarımızın yönetime daha fazla katılımını, yönetimde doğrudan temsilini ve idareyi denetlemesini sağlamak temel görevimizdir.

      Aşırı merkezileşmeden uzaklaşarak, yetkileri merkezi birimlerden doğrudan hizmet sunan yerel birimlere devretmeye devam edeceğiz.

      Kamu hizmetlerinde etkinliği ve verimliliği artıracak önlemler almaya devam edeceğiz. Vatandaşa en yakın yerde, ilk kademede ve en kısa sürede vatandaşın işlerini tamamlamak esas amacımızdır.

      Büyükşehir belediye sistemini yeniden ele alarak, kamu hizmetleri sunumunda il düzeyinde koordinasyon sağlayacağız. Böylece 55 milyon vatandaşımız büyükşehir belediyesi sınırları içinde yaşıyor olacak.

      Yerel yönetimlerimizin gelirlerini 5 kat artırdık, mali imkânları daha da artıracağız.

      Köylerimizin modern yerel yönetim anlayışı çerçevesinde ele alındığı yeni bir köy kanunu çıkarılacaktır.

      Neredeyse %95’i deprem bölgesi olan ülkemizde, aynı zamanda yoğun göç nedeniyle baskı altında kalan şehirlerimizin kentsel dönüşüm ihtiyacı büyüktür. Çıkardığımız 6306 sayılı kanunla kentsel dönüşümün mevzuat altyapısı oluşturulmuştur.

      Amacımız yuva yıkmak değil, yuva yapmaktır. Bir tek aileyi bile mağdur etmeden, sokakta bırakmadan modern ve depreme dayanıklı konutlarda ve tüm sosyal ihtiyaçları içinde barındıran bir çevrede yaşamasını temin etmek hedefimizdir.

      Bu amaçla müstakil bir bakanlık kurulmuştur.

      Ülkemizde bütün yerleşim birimlerimizi yaşanabilir bir çevre haline getirmek ve şehirlerimizin hepsini bir veya bir kaç özelliğiyle öne çıkan marka şehirler haline getirmek önceliğimizdir. Ülkemizin tamamını, kent ve kırsal alan farkı gözetmeksizin kadastrosu bitmiş, imar ve yerleşim planları hazırlanmış, altyapısı tamamlanmış mekânlar olarak tasarlıyoruz.

      Kentsel dönüşüm projeleriyle, yaşanabilir ve yüksek standartlarda yenilenmiş kentler kurarken, tarihi kentlerimizi korumaya, tarihi eserlerimizi ihya etmeye devam edeceğiz.

      Çocuklar, engelliler, yaşlılar ve tüm dezavantajlı grupların hayatını kolaylaştıracak engelsiz kentler hedefimizdir.

      Ülkemizin en büyük ağaçlandırma seferberliğini başlatan hükümetimiz, şehirlerimizin daha yeşil mekânlar haline gelmesi için gayretini artırarak devam edecektir.

join us icon
SEN DE ARAMIZA KATIL Gücümüze Güç Katalım.